12 Ocak 2009 Pazartesi

Önsöz





Güneşe doğru yükselen bir kartalın ruhuyla hazırlanmış olan bu kitapcik, Türk milletinin 1000 yıllık sevdası olan bir ülkünün gerekli ve gerçekleştirilebilir şekli ile yeniden yapılanmasının bir çalışmasıdır.

Kitapta, AB’ye katılmak yerine, 7 Bağımsız Türk Devleti arasında bir Türk Birliği’nin kurulmasına önayak olmak için ortaya çıkan TürkBirDev Topluluğu’nun 2003’te başlayan çalışmalarına yer verilmektedir.

İnternet iletişiminin en etkin bir şekilde kullanıldığının görüleceği sayfalarda dünyanın her köşesine yayılmış Türklerin, Türk Birliği yolunda bir şeyler yapmak için haykıran seslerini duyabilecek, bu seslere karşı yazılmış olumlu ve olumsuz tepkileri okuyabilecek, Türkleri ve içinde barındırdıkları gücü yeniden keşfedebileceksiniz.

“Önce hayal et ve inan, sonra çalış! Hayal gerçek olacaktır” sözlerinin doğruluğu, elinizdeki kitabın her satırında, okudukça da sizin gözlerinizin önünde hayat bulacaktır.

Şah ve Mat: Tüm Oyunları Bozan Bir Hamle - Özet

Hiç düşündünüz mü?

George Washington komutası altında, İngiliz imparatorluğuna karşı verilen ve kazanılan bağımsızlık savaşından 13 yıl sonra, 1789'da, 13 "İngiliz sömürge eyaleti" aralarında anlaşarak Amerikan Birleşik Devletlerinin temelini attılar.

1945 yılında 7 ülke ile kurulan Arap Birliği’nin bugün 23 üye ülkesi var.

Irkı ayrı, dilleri ayrı, kültürleri birbirinden değişik ve hatta birbirleri ile yıllarca çatışan mezheplerin oluşturduğu 6 kurucu üye ülkeler Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, 1957 yılında Avrupa Birliği’ni gerçekleştirdiler. Bugün, iktisadi ve siyasi manada sözü geçer bir cazibe noktası haline gelmiş olup, büyük ödünler vermek pahasına ve hatta parçalanmak tehlikesine rağmen, Türkiye’miz dahi bu birliğin bir parçası olma siyaseti gütmektedir.

Afrika ülkeleri bile yaşanan sömürge, savaş ve yoksulluk yılları ardından 2002'de 53 üye ülkenin katılımı ile kendi birliklerini kurdular. Hızla ilerleyen bu ülkeler geçmişin intikamını alırcasına birbirlerine kenetlenmiş durumdadırlar.

Ya bizler; tarihi, kültürü, dili ve özü bir olan Türkler?

Günümüz dünyasında "güçlü" olmanın "birlik" kurabilmek ile mümkün olduğunu idrak eden ve birliklerini kurabilen bir-çok dünya ülkesi, birliklerini kuramayan diğer ülkeleri daha da küçülterek yönetmek ve kendi imparatorluklarına dâhil etmek yolunda giderken, bizlere iki seçenek gözükmektedir; ya parçalanacağız ve bu birliklerin birer parçaları ve veya nüfuzları altında olacağız, ya da kendi birliğimizi kurup, "güçlü" ülkeler ve birlikler arasındaki yerimizi alacağız.

Vatan, her evladını göreve çağırıyor; 250 Milyon'dan fazla Türkün yaşadığı dünyamızda, AB benzeri ama bize özgü bir Türk Birliğinin kurulması mutlak şart olarak karşımızda durmaktadır. 7 bağımsız Türk Devletinin TürkBirdev olarak ekonomik ve askeri güçlerini bir birlik altında toplaması, oyunları bozan, senaryoları değiştiren ve devler arasında yerimizi almamızı sağlayan bir sürecin başlangıcı olacaktır.


Neden TürkBirDev?

Çünkü gereklidir ve gerçekleştirilmesi mümkündür.

Türkiye ve diğer Türk Devletleri şu an kritik bir geçiş süreci içindedirler. Yedi bağımsız Türk devleti, dış ve iç güçler tarafından, bir-çok yöne çekilmeye çalışılırken, "en doğru olan" bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Bizler inanıyoruz ki, "en doğru yol" Türk Birliği yoludur.
TB, sadece Türk milleti için değil, aynı zamanda kalıcı bir dünya barışı için de gereklidir. Öyle ki, Türk Dünyası dört büyük imparatorluk haline gelmiş veya gelmekte olan, ekonomik güçler tarafından sarılmıştır; batımızda AB imparatorluğu, kuzeyimizde Rusya imparatorluğu, doğumuzda Çin İmparatorluğu ve güneyimizde bir kısım topraklarımızı da kapsayan yeni Amerikan imparatorluğudur.

Madden ve manen, içten ve dıştan sinsi bir şekilde kuşatma altında olduğumuzun açıkça görüldüğü şu dönemde, bağımsız Türk Devletlerine biçilen rolleri oynamamak ve bu imparatorluklar tarafından yönetilen parçalar haline gelmemek için, “derhal” bugünden başlayarak çalışmamız ve birliğimizi kurmamız gerekmektedir. Aksi takdirde önümüzdeki 10 yıl içinde bazı sınırlarımız cismen ve diğerleri nüfuzen yeniden çizilecektir.
Bu olası vahim durum Türk dünyası için hazin bir kayıp olduğu kadar, dünya barışı içinde büyük bir tehlike oluşturacaktır.

Öyle ki, Türk Birliği’nin gerçekleşemediği bir coğrafyada, dört ekonomik gücün, sınırları ve milli çıkarları karşı-karşıya gelecek, emareleri, yapılan birçok anlaşma ile ortada olan ikili bir kutuplaşma dünyada yeni ve daha önce görülmemiş tehlikede soğuk ve zaman zaman sıcak, kanlı savaşlara neden olacaktır.

Peki, bu kadar önem verdiğimiz bu birliğin kurulamamasının nedenleri nelerdir?

Ne tür engellerimiz var? Bu soruyu yönelttiğimiz üyelerimizden aldığımız yanıtlara bir göz atalım.

Tabloda da görüldüğü gibi en büyük üç engel:

  1. Türkler arasında gönül bağının olmaması 8 %
  2. Türk Devlet başkanlarının isteksizliği 12 %
  3. TB için ciddi bir atılım yapılmamış olması 33 %



Hiçbir engel olmadığını düşünen üyelerimiz ise %13 oyla ciddi bir adım atılmama düşüncesinden sonra gelen büyük çoğunluktur.


Bu tablodan da açık ve net bir şekilde anlaşılıyor ki, birliğimizin kurulmamasından sadece bizler sorumluyuz. Belki de böyle bir birlik kurulmasının gerekli ve gerçekleştirilmesinin mümkün olduğuna hala inanmayanlarımız var içimizde.


Her zorluğa ve önümüze çıkabilecek engellere rağmen, Türk Birliğini kurma çalışmalarını sürdürmek, Türk milletinin geleceği için vaz geçilmez bir görevdir. Bu görevi vatan borcu bilen ve böyle inanan her Türk’ün TB’nin gerçekleşmesi için az veya çok, tek başına veya ekip olarak, sivil toplum kuruluş üyesi veya devlet görevlisi olarak yapabilecekleri vardır; Yapabileceklerimizi, fiile dönüştürme zamanı şartların olgunlaştığı bu an ve bu gündür.


Peki, böyle bir birliğin içinde yer almamızın bizlere sağlayacağı yararları nelerdir?


Türk Birliği, AB için en iyi ve geçerli bir seçenektir.
  • Türk Birliği, sadece Türkiye’nin değil, Bütün Türk milletinin “milli” meselesi olan Kıbrıs, Ege adaları, Bati Trakya, sözde ermeni soykırımı, Karabağ, Güney Azerbaycan, Doğu Türkistan, Kerkük ve PKK gibi birçok sorunu, Türk Ulusunun lehinde çözüme kavuşturacak bir formüldür.
  • Ekonomik ve Askeri güçlerimizin birleşmesi ile oluşacak kaynak ve tasarruflardan elde edilen imkânlarla ortak iç sorunlarımız olan yüksek işsizlik, eğitimsizlik oranları kısa bir sure içinde aşağı rakamlara çekilebilecektir;
  • hammaddelerimiz TB içinde işlenebilecek ve üretici durumuna gelinebilecektir;
  • dış borçlar ödenebilecek İMF ve dış ülkelerin baskı ve yönlendirmelerinden kurt ulunacaktır.
  • Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan toprakları ile TB, gerçekleşme aşamasında olan 4 imparatorluk(!) arasında güç dengelerini sağlayacak ve kalıcı bir dünya barışına katkıda bulunacaktır.

  • Bu birlik gerçekleştirilmelidir. Çünkü bu birliği kurmak güçlü olmak ve dünya dengelerini lehte değiştirmektir. Çünkü bu birlik gerçekleştirilebilir bir gerçekliktir.


    TürkBirDev Topluluğu, Avrupa Birliği şeklinde fakat Türk milletine özgü bir birliğin önümüzdeki 10 yıl içinde, 2017'ye kadar 7 Türk devleti arasında gerçekleştirilebileceğinin gayet olasılıklı olduğu inancındadır. 7 Türk Devleti kendi hür iradeleri ile bir araya gelebilecek, bir Ortaklık Belgesi oluşturabilecek ve müzakere edebilecek bağımsızlığa sahiptirler. Bu hür iradenin ortaya çıkabilmesi ve eyleme dönüşebilmesi için, hâlihazırda halkı temsil eden milletvekillerinin ve ülkeyi yöneten devlet adamlarının kararlılığı veya tabandan, halktan gelen bir istek ve bu isteğin oylara dönüşmesi, “Türk Birliği ’ne EVET” diyecek vekillerin ve devlet adamlarının seçilmesi ve meclise gönderilmesi gerekmektedir.

    Birliğin öncelikli MÜZAKERE MADDELERİ ise

    • Vize zorunluluğunun ortadan kaldırılarak kişi, mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı;
    • Ortak eğitim, kültür, tarım, balıkçılık ve taşımacılık siyaseti;
    • Ortak su, enerji ve uzay araştırma siyaseti;
    • İktisadi ve parasal birlik ve vergilendirme;
    • Ortak dış siyaset ve güvenlik;
    • Ortak savunma sanayi ve ordusu;
    • Türk Birliği “Merkez Bankası”nın oluşturulması şeklindedir.


    Müzakere edilebilecek belli başlı bu 7 maddeden ilkinin bugün dahi kararlaştırılıp 7 Bağımsız Türk Devleti tarafından kanunlaştırılarak yürürlüğe konulmasında hiç bir engel yoktur ve Türk Birliği’nin gerçekleştirilebilmesi için gerekli ilk adımdır.


    TürkBirDev tarafından, Türk Birliğine giden yolda 7 çalışma belirlenmiş olup, 4’ünün tatbiki halihazırda yapılmaktadır.
    TürKev – kuruluşlar ve toplum önderleri arasında iletişim ve destek için ortam, Türk kültürünün yaşanması ve yaşatılması için yer ve olanak sağlıyor.
    Türk Girişimciler Odası – üyelerinin ekonomik olarak gelişmelerine katkıda bulunmak için ortam ve imkânlar yaratıyor;
    Çocuklara Eğitim ve Yârdim Derneği – Devlet ve vatandaş ile el ele vererek kırsal kesimde eğitimi destekliyor;
    TürkBirDev –başarılı, kurumsal ve/ya kişisel çalışmaları ödüllendirerek, Türk Birliği yolunda çalışanları destekliyor, teşvik ve takdir ediyor.
    Hazırlık aşamasında olan ve tasarımları devam eden diğer 3 çalışma ise;
    · Aylık dergi çıkartmak,
    · Radyo ve TV programları yayınlamak,
    · TürkBirDev için bir merkez bina oluşturmaktır.


    Bu ve benzer çalışmalardan elde edilmesi gereken en önemli sonuç Türk Birliğinin gerekli ve gerçekleştirilebilir olduğu düşüncesini 250 Milyona duyurmak, düşüncenin filizlenmesine ve bir ağaç gibi büyüyüp meyvelerini vermesine olanak sağlayacak ortamlar yaratmış olmaktır. 7 Bağımsız Türk Devleti içinde ve dış ülkelerde yaşayan Türklerin ve hâlihazırda kurulmuş olan derneklerin bir araya gelip bulundukları ülkelerde yapacakları ortak çalışmalar ile Türk Birliğine “EVET” diyenler 250 Milyonu bulmalı ve aşmalıdır. Günümüz dünyasında en güçlü bir silah olan düşüncenin önüne geçebilmek, düşünceyi hapis edebilmek imkânsızdır.


    Gerekli ve gerçekleştirilebilir olan 7 Bağımsız Türk Devleti arasında kurulacak Türk Birliğine sizinde “EVET” demeniz ve düşüncelerinizi bu yönde yoğunlaştırmanızla


    Türk Birliği sizinle mümkün,
    TürkBirDev sizinle daha güçlü olacaktır!

    Bölüm I: TürkBirDev ve Çalışmaları



    TürkBirDev
    1 - Hiç bir partiye mensup değildir, ama her partiden insan içerir
    2 - Hiç bir gruba veya cemiyete bağlı değildir ama her gruba ve cemiyete açıktır
    5 - Bir dernek değildir; vatan ve millet için çalışan her kişi, kuruluş ve derneklerin daha da başarılı olabilmeleri için katkıda bulunmayı amaçlayan bir topluluktur.

    Temel Esaslar
    Türk Birliğini (TB), Avrupa Birliğine geçerli bir seçenek olarak ortaya sunuyoruz. Bu düşünceyi iyi idrak etmek gerekmektedir. TB, Avrupa Birliğini ve/ya diğer uluslararası siyasi, ekonomik, dini oluşumları ve/ya hiç bir devlet(ler)i karşısına alan bir girişim değildir; aksine bu kurumlarla uyum halinde işbirliği yaparak hedefe ulaşması beklenen bir oluşumdur.

    TBD, Türkiye’de, diğer bağımsız Türk devletlerinde ve/ya herhangi bir ülkede bulunan hiç bir derneğe, cemiyete, kuruluşa ve/ya partiye bağlı olmamakla birlikte, tüm dernek, kuruluş, cemiyet ve partilerden olan kişilere açıktır ve kucaklayıcıdır.

    TBD, Türk Birliği’nin gerçekleşeceği inancındadır; bir araya gelmemizdeki amacımız Türk Birliği’nin nasıl ve ne şekilde 2107’ye kadar kurulabileceğini tartışmak ve bu yolda gereken çalışmları yapmaktır, dolayısı ile “neden, niçin kurulamayacağı “v.s. gibi olumsuz düşünce ve öneriler hiç bir toplantida değerlendirilmemekte ve tartışmaya açılmamaktadır.

    TBD, Türk Birliği’nin kurulması için, aynı amacı taşıyan, konuya sıcak bakan ve/ya destekleyen diğer yerel kişi, kuruluş, dernek ve devlet birimleri ile işbirliği yaparak hedefe ulaşmayı amaçlamaktadır. Değişik adlar altında, bölgesel veya dini birliklerin olabilirliliği konumuz dışındadır.

    Çalışmalar nelerdir?
    Türk Birliği’ne giden yolda olarak 4 çalışma belirlenmiş olup, tatbiki hali hazırda yapılmaktadır. Özet olarak bunlar:

    · TürkBirDev Başarı Ödülü ve Proje Desteği: 7 Bağımsız Türk Devleti arasında Türk Birliği’nin kurulması için çalışmalar yapan kişi ve kurumları ödüllendirmekte, teşvik ve takdir etmekte ve projelerine destek olmaktadır. Daha geniş bilgi için: http://finance.groups.yahoo.com/group/TurkBirDev/database

    · Türk Kültür Evi (TürKev): Kuruluşlar ve toplum önderleri arasında iletişim ve destek için ortam, Türk toplumu için yararlı etkinlikler yapan kişi ve kuruluşlara yer ve olanak sağlamaktadır. http://groups.yahoo.com/group/TurkKulturEvi/

    TürKev, Türklerin, nerede olursa olsun, öncelikle mahalli olarak birlik sağlamaları ve güçlü bir toplum oluşturmaları gerekliliğinden doğmuştur. 2005 yılında Boston’da başlatılan bu proje çeşitli etkinliklere ev sahipliği yaparak amacına ulaşmaya çalışmaktadır.

    TürKev, Türk dernek ve kurum başkanlarının ortak toplantılar oluşturmalarını, toplum önderlerinin bir araya gelerek iletişim kurmalarını gerçekleştirmektedir. İletişim halinde olan başkanlar ve önderler aynı zamanda birbirlerine destek çıkmakta ve kendi etkinlikleri yanı sıra ortak etkinlikler de düzenleyebilmektedir. Bu yörel birlikteliklerin amaçlarına hizmet edecek ortak bir ağeli oluşturulması ve bir şemsiye kuruluş altında hayata geçirilmesi için de ayrıca çaba sarfedilmektedir.

    Türklerin bulunduğu dış ülkelerin, Türkiye ve diğer Türk Devletlerinin her il ve/ya ilçesinde bir TürKev kurulması toplantılarda ele alınmalı ve öncelikli olarak gerçekleştirilmesi gereken bir araç olmalıdır.

    · Türk Girişimciler Odası: Üyelerimizin ekonomik olarak gelişmelerine katkıda bulunmak amacı ile girişimciler arası ağkur, ortam ve imkânlar yaratmaktadır; http://finance.groups.yahoo.com/group/Turkgirisimcilerodasi/

    Çocuklara Eğitim ve Yârdim Derneği: (CoYder) Devletle el ele vererek özellikle ımkanların kıt olduğu bölgelerde eğitimi desteklemektedir. ( http://www.coyder.org.tr/)
    Eğitim.. Eğitim.. Eğitim.. Her milletin önde gidebilmesi veya gidenlerle yarış edebilmesi için eğitime öncelik verilmesi gerekmektedir. Bireylerin eğitilmesini sadece devlete bırakmak, her şeyi devletten beklemek, görüldüğü gibi yeterli olmamaktadır. Devletlerimizin yetişemediği yerlere, eksik kaldığı konularda biz fertler olarak kolları sıvamalı ve taşın altına elimizi koymalıyız. ÇoYder bunun için bir örnektir. Toplantılarda ÇoYder tanıtımının yapılması ve yine kurulacak TürKev’leri ile birlikte devletle el ele vererek, ÇoYder'in şu anda yaptığını her il/ilçede nasıl gerçekleştirilebileceği gerekliliği konuşulmalıdır.

    Bu listeye eklenmesi beklenen diğer çalışmalar ise şöyledir:
    · Aylık dergi çıkartmak
    · Radyo ve/ya haftalık TV programı yayınlamak
    · TürkBirDev için bir merkez bina oluşturmak

    Türkiye üzerinde oynanan oyunları bozabiliriz.
    Evet, bir hamle ile "Şah ve Mat " yapabiliriz. O hamlenin oluşturulabilmesi için,

    — yörel birlikler,
    — ekonomik güçlenme ve
    — eğitim üzerinde yoğunlaşan çalışmalarımızı sürdürmeli ve ayni zamanda Türk Birliği’ni Türkiye ve diğer bağımsız Türk devletlerimizde gündeme oturtabilmeliyiz.

    Nasıl katkıda bulunabilirim?
    İleti topluluğumuzun 2003 yılında kuruluşundan bu yana çok söylenen bir söz "TürkBirDev sadece lafta kalmamalı, somutlaştırılmalıdır." olmuştur.

    Bu sözü söyleyen ve TürkBirDev'in kurumlaşması için zamanı ve emeği ile katkıda bulunmak isteyen tüm arkadaşlara bir çağrı yapıyoruz; yakın gelecekte hayata geçeceğine inandığımız Türk Birliği’nin gerçekleşmesinde büyük payı olması beklenen TürkBirDev'in bulunduğunuz bölgelerde bir temsilciliğini kurmak için, sizleri taşın altına elinizi koymaya ve dolayısı ile kurucu üyeler olarak adlarınızı tarihe yazdırmaya davet ediyoruz.

    Bu amaca ulaşmak için toplantılar yapılmalı ve bu toplantılara aşağıdaki niteliklere uyan kişiler davet edilmelidir.
    1- Türk Birliği’ne ve bu birliğin gerçekleşebileceğine gönülden inananlar,
    2- Türk Birliği’ne oluşmasında somut çalışmalar sergileyebilmek için zaman ve emek verebilecekler,
    3- Türk Birliği ülküsünü herhangi bir dernek, cemiyet ve/ya partinin aracı haline getirmeyecek ve hatta bütün dernek, cemiyet ve partilerin üstünde tutabilecek kişiler,
    4- Diğer kişi, kuruluş, dernek ve/ya devlet birimleri ile yaşadığınız ülke ve devletin kanunları ve ilkeleri çerçevesinde işbirliği yapabilecek, öbek ve ağellerimizde ayrıntılı bir şekilde anlatılan çalışmalarımıza katkıda bulunabilecek üyeler.

    TürkBirDev’in “Türk Birliği” anlayışı
    “Türk Birliği” sözü, çok değişik kişiler ve gruplar tarafından farklı manalarda kullanılmaktadır. En yaygın olanı, Türk Birliği’nin “Turancılık” olarak algılanmasıdır. Bu anlayış aşağıdaki bağlantıda görülen ve diğer benzer söz ve haritalarla ifade edilmeye çalışılmıştır. http://www.geocities.com/turan30/turkler.html

    Diğer taraftan da son günlerde, “Türk Birliği”, Türkiye’deki değişik grup, dernek ve/ya partileri bir araya getirme çabasının adı haline gelmiştir. Dolayısı ile herhangi bir yanlış anlaşılmaya neden vermemek için TürkBirDev’in “Türk Birliği” anlayışı, bütün yazılarımızda ve sözlerimizde açık ve net bir şekilde sergilenmesi gerekmektedir.

    Bu anlayış için en uygun;

    Harita – Türkçenin değişik şiveleri ile konuşulduğu bölgeleri gösteren ve yabancı bir kaynak olan Frankfurt Üniversite’sinin oluşturduğu haritadır.

    Sözler – “Gerekli ve 7 bağımsız Türk Devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği kurulması için çalışmak.. “olmalıdır. Bunlar aynı zamanda, "Neden TürkBirDev?" gerçeğini anlatan iki önemli unsurlardır.

    Mart 2003 yılından bu yana, verdiğimiz mesaj, Türk Birliği;
    1- Gerekli ve
    2- Gerçekleştirilebilir-dir

    Gerekli olanı da, 2017’ye kadar gerçekleştirilebilir olarak öngörülen de 7 bağımsız Türk devleti arasında kurulacak bir birliktir. Dolayısı ile verilen mesaja zıt düşmemek için aynı harita ve aynı sözler her yerde ve her ilgili üyemiz, kurucu üyelerimiz, temsilcilerimiz tarafından kullanılmalıdır.

    Yabancı kaynaklı harita üzerinde bulunan İngilizce kelimeler, Türkçeleri ile değiştirilebilirse çok daha uygun olacaktır.



    250 Milyondan fazla insanımızın değişik lehçeleri ile kullandığı Türkçe'nin günümüzde konuşulduğu bölgeler haritası'na bir bakınız!. Bir de lehçe farklılıklarını görmek için aşağıdaki tabloya bir göz atın; aynı dili konuştuğumuz 7 devlet 1 millet olduğumuz ne kadar aşıkar! Kaynak: http://titus.uni-frankfurt.de/didact/karten/turk/turklm.htm


    Türkiye ve KKTC Türkcesi:
    yakinda bakkal var mi?
    bana bakkaldan ekmek getirir misin?
    bir kilo seker istiyorum.
    yarim kilo yemeklik yag verin.
    unun kilosu kaça?


    Azerbeycan Türkcesi:
    bu yahinlarda erzag dukkani var mı?
    dukandan mene corek getirersiniz mi?
    hahiş edirem bir kilo gend verin.
    yarim kilo kere yagi iştiyrem.
    unun kilosu neceyedir?

    Kirgiz Türkcesi:
    cakin aynalada dukon barbi?
    maga dukondon nan alip kelesizbi?
    bir kilogram kant beringiz.
    carim kilogram margarin bering.
    undun kilogrami kanca?

    Türkmen Türkcesi:
    Golayda dükan barmı?
    Mana dükandan çörek(nan) getirip bilersinizmi?
    bır kilo şeker isleyarin.
    yarım kilo nahar yagı berin.
    unın kilosı naçe?

    Kazak Türkcesi:
    cakin cerde duken bar ma?
    magan dukkennen bir nan alip kekesing be?
    bir kilogram kant kerek.
    carti kilogramtamak pisiratin may beringiz.
    uning kilogrami kansa aksa?

    Özbek Türkcesi:
    yaqinda baqqol bormi?
    menga baqqoldan non olib kelasizmi?
    bir kilo sakar iştayman.
    yarim kilo ovqatlik yog bering.
    uning kilosi qanca?



    ---------------------------------------

    Neden bu harita?
    1- Yabancı kaynaklıdır; hiç bir yabancı Türkler "abartıyor"diyemez.

    2- Haritanın başlığı Türk Dilleri veya "Türkçenin Konuşulduğu Bölgeler" diye de çevrilebilir olması dolayısı ile biz bir topluluk olarak ve (düşüncelerimiz devletlerimizin açık siyaseti haline geldiğinde) devlet olarak, Türk Birliği’mize katılmak istemeyen, ama Türk topluluk ve unsurları barındıran diğer devletler üstünde toprak talebi bulunuyor gibi bir düşünce veya resim ortaya çıkmayacaktır.

    3- Bu haritada her Türk Topluluğu olması dolayısı ile TürkBirDev'in her Türk topluluğuna ilgi duyduğunu göstermektedir ama aynı zamanda birliğin içinde, bugünün şartlarında sadece 7 bağımsız Türk devleti olabileceğinin altını çiziyor ve bunu biz ayrıca sözlerimiz ile de vurguluyoruz.

    Burada, şunu da açıkça belirtmek isterim ki, gelecekte kuvvetli bir "Türk Birleşik Devletleri''mize, diğer Türk halk ve unsurları barındıran devletlerin kendileri üye olmak isteyeceklerdir. Yedi Kurucu Devletimizin oluşturacağı "Ortaklığa Katılım Belgesi"nde yer alacak ölçütler doğrultusunda bu başvuruların değerlendiriliyor olduğunu biz bugünden hayal edebilir, üye devletlerin 13 ve daha fazlasına çıkıyor olacağına, şimdiden bir not düşebiliriz.

    7 Türk Devleti arasında Türk Birliği’nin oluşturulması için gereken atılımlar
    Türk Birliği’nin 2017'ye kadar gerçekleştirilmesi için TBD olarak bizim gördüğümüz iki yol var:

    1) Tabandan, halktan gelen bir istek ve bu isteğin oylara dönüşerek Türk Birliği için “EVET” diyecek vekilleri meclise seçmektir;

    2) Halihazırda halkı temsil eden milletvekillerinin ve devlet başkanlarının Türk Birliği’ne “EVET” diyebilmelerini ve müzakerelere başlamalarını sağlamaktır.

    Birinci yol, Türk devletlerinde yaşayan halkların bilinçlenmesi, birbirleri ile kaynaşması ve Türk Birliği’nin kendi kişisel ve milli çıkarlarına hizmet edeceğine inanması sonucu ortaya çıkacaktır.

    İkinci yol ise, hâlihazırda Türk Birliği’ne inanan kişiler, topluluk ve kurumların yüksek çabaları ve milletvekillerine ve devlet adamlarına yapacakları siyasi baskı ve lobicilik ile mümkün olacaktır.

    Türk Birliği’nin 2017’ye kadar gerçekleşmesi için, bu her iki yoldan aynı zamanda yürümeyi, yürüyen diğer kişi, topluluk ve kurumları desteklemeyi, TürkBirDev topluluğu olarak gerekli görüyoruz.

    Türk Birliği’ne inanan ve gerçeğe dönüştürülmesi için çalışan kişi, topluluk ve kurumların öncelikli olarak kendi aralarında bir birlik (federasyon) kurmaları ve ortak alınan kararlar doğrultusunda hareket etmeleri, Türk Birliği sürecini muhakkak hızlandıracaktır. İlgili kişi, topluluk ve kurumlar arasında kurulabilecek bir birlik, 7 Türk devleti arasında kurulabilecek bir birliğin ilk işareti olacaktır.

    TürkBirDev Topluluğu, Avrupa Birliği şeklinde fakat Türk milletine özgü bir birliğin 2017'ye kadar 7 Türk devleti arasında gerçekleşebileceğinin gayet olasılıklı olduğu inancındadır. Kişiler, topluluklar ve kurumlar arasında gerçekleştirilmesi gereken bir “birlik” de aynı şekilde olmalı, halihazırda işleyen kurumların “birlik” çatısı altında bağımsızlıklarının devamına özen gösterilmelidir.

    Türk Birliği’ne giden her iki yol için aşağıdaki harita sadece bir fikir verme açısından ele alınabilir; en doğru fikirler, Türk Birliği’ne inanan ve gerçekleşmesi için çalışan kişi, topluluk ve kurum temsilcilerinin bir araya gelmeleri ve beraber çalışmaları ile ortaya çıkacaktır. Topluluğumuz içinde bulunan birçok değerli arkadaşlarımızın halihazırda bu gayret içinde olduklarına inanıyor ve en kısa zamanda başarılarının meyvelerini görmeyi diliyorum.

    Her siyasetçinin bir konu üzerinde karar almak için baktığı unsurlardan bir tanesi, kararın ona getirebileceği oy sayısıdır. Elimizde, belgelendirilmiş bir sayı var mı? Gerçekte, Türk Birliği’ne kaç kişi “EVET” diyor? Eğer ki, ciddi bir oy sayısını ortaya çıkartabilirsek, o zaman Türk devletleri başkanlarından, aşağıda yazılı olduğu şekilde bir istekte, "Türk Birliği’ne Çağrı”da bulunabiliriz.

    Bu çagrı, başkanların bir atılım yapmalarının gerekliliğinin altını çizmektedir. Yapacakları atılım, Türk Birliği’ne “Katılım Ortaklığı Belgesi”nin hazırlanması ve bu belge çerçevesinde 7 bağımsız Türk devleti arasında müzakerelerin başlatılmasıdır.

    Birliğin öncelikli MÜZAKERE MADDELERİ ise
    1. 7 Türk devleti arasında vize zorunluluğunun ortadan kaldırılarak kişi, mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı;
    2. Ortak eğitim, kültür, tarım, balıkçılık ve taşımacılık siyaseti;
    3. Ortak su, enerji ve uzay araştırma siyaseti;
    4. İktisadi ve parasal birlik ve vergilendirme;
    5. Ortak dış siyaset ve güvenlik;
    6. Ortak savunma sanayi ve ordusu;
    7. Türk Birliği “Merkez Bankası”nın oluşturulması şeklinde olabilir.
    Katılım Ortaklık Belgesinde yer alacak koşullara uyum sağlayamayan devletler, elde edilecek vergi ve/ya diğer ortak kaynaklardan aktarılacak yardım paraları ile uyum sağlar hale getirilmelidir.

    Burada en önemli başlangıç noktası, 7 Bağımsız Türk devletinden en azından dört tanesinin özel TB temsilcilerinin veya yetkili bakanlarının bir araya gelerek Türk Birliği konusunu müzakere etmeye başlamalarıdır. Gerisi, tabanda, halkın desteği sürdüğü süre içinde çorap söküğü gibi gelecektir.

    Bu maddeler arasından, en azından madde 1'in “7 Türk devleti arasinda kişi, mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı” şu anda dahi yürürlüğe sokulması ve uygulanması mümkündür. Madde 1’in gerçekleşmesi ile birlikte tabanda halkımızın birbirleri ile kaynaşması, kişisel ve toplumsal yararlar sağlaması, Türk Birliği’ne ciddi bir arz ve dolayısı ile talep ortaya çıkartacaktır.

    Bu yol haritasına ek olarak, bir imza kampanyasını www.turkbirligineevet.com ageli bağlantısında bulabilirsiniz. Ortaya çıkacak imzalarla birlik, Türk devlet başkanlarına TürkBirDev Topluluğu olarak resmi bir başvuruda bulunabilir, ileride imzaların çoğunluğuna ve niteliğine bağlı olarak gazetelerde tam sayfa ilanlar alınabilir.

    Konu üzerinde ilgilinen arkadaşların yorumlarını bekler,

    Türk Birliği yolunda Üstün başarılarıMızın devamını dilerim.

    Bölüm II: Ben ne Yapabilirim?




    “Ben ne yapabilirim?”

    Bu en çok sorulan ve en güzel soruya yanıt şöyle; aşağıdaki önerilerden bir veya fazlasını olanaklarınız dahilinde harekete geçirin!

    1- Türk Birliği düşücesini en yakınınızdan başlayarak etrafınıza duyurun; onların da aynısını yapmasını sağlayın.

    2- Bu video'yu seyredin, seyrettirin!
    "Tüylerim diken-diken oldu"
    "Hayali bile insana müthiş bir zevk veriyor"
    "Harika Bir şey umarım ölmeden Görebilirim.."
    "BU VİDEOLARI DÜŞMANlara GÖSTERMEYİN"
    "Allahım bir bunu görebilseydim"
    http://video.google.com/videoplay?docid=-680042511743914144&hl=en

    4– İçeriğini okuyun, okutturun!

    5- Türk Birliği'ne "EVET" deyin; milletvekilinize, yetkililere ve Türk devlet başkanlarına bir mesaj da siz gönderin! NE İSTİYORUZ? Meclise önerge verilmesini, Bakanlık kurulmasını, "Katılım Ortaklığı Belgesi"nin hazırlanmasını VE 7 Bağımsız Türk devleti arasında birlik için müzakerelerin başlatılmasını istiyoruz! http://www.turkbirdev.info/ve http://groups.yahoo.com/group/TurkBirDev/database?method=reportRows&tbl=4
    6- Proje başlatın, projesi olanlara destek verin!
    http://www.turkbirdev.org/dil-turkce/guncelkonular.asp

    7- Bölgenizde;
    · Gerekli ve 7 Bağımsız Türk devleti arasında gerçekleştirilebilir olan TB'yi devlet siyaseti haline getirecek milletvekillerini bulun ve destekleyin ve/ya siz o milletvekili olun >>meclise girin!
    · Bir temsilcilik de siz açın! http://www.turkbirdev.info/
    · Bir TürKev de siz kurun! http://www.turkkulturevi.org/ http://groups.yahoo.com/group/TurkKulturEvi/
    · Düzenli ağkur toplantıları yapın! www.turkkulturevi.org/tg_odasi http://finance.groups.yahoo.com/group/Turkgirisimcilerodasi/
    · Bir ÇoYder'e de siz ön ayak olun ! http://www.coyder.org.tr/

    8- Kendinizi iyi bir şekilde geliştirin; etrafınızdaki insanların gelişmesinde yardımcı olun!
    · Iyi bir eğitim almakta ve/ya meslek edinmekte ısrarcı olun;
    · Toplumumuzu yücelten değerleri anlayıp, bu değerlere özen göstererek yaşayın;
    · 7 ülkemiz ve dünya yeraltı ve üstü zenginlik ve güzelliklerle doludur; düşünün, hayal edin ve isteyin ki arzuladığınız kadarı sizin olsun.

    9- Önceliklerinizi ve tercihlerinizi yeniden düzenleyin;
    · Yerli ekonomiyi desteklemek adına her zaman yerli mal alın
    · Tatilleriniz için 7 ülkemizden birine gidin
    · Yeni yatırım ve girişimlerinizi 7 ülkemizden birinde yapın
    · 7 ülkemizin insanı ile tanışın, kaynaşın, eş-dost edinin.

    10- Türk’ü, Türk’ün dünya görüşünü ve kahramanlıklarını anlatan eserler okuyun; Türk Birliği yolunda inanç, direnç ve hoşgörü sahibi olun.



    Üniversite, İlçe, İl, Bölge ve Ülke
    Temsilcilikleri Başkanlığı

    Gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği yolunda çalışmalarımızı hızlandırabilmek için, TürkBirDev üniversite, ilçe, il ve bölge temsilcilikleri yanısıra, ülke temsilciliği başkanlığına adaylar aramaktadır.


    Temsilciliğin kurulması için atılması gereken adımlar;

    · İlk adım olarak toplantı ayarlanmalıdır.
    · Bu toplantının günü ve bilgileri öbeklerimizde ve diğer öbeklerde duyurulmalıdır.
    · İlk toplantıda;
    - TürkBirDev'in Türk Birliği anlayışı tartışılmalı ve kabul edilmelidir.
    - TürkBirDev çalışmalarına bakılmalı ve temsilcilik yöresinde kimin bu çalışmaları başlatıp sürdürebileceği tartışılmalıdır.
    · İkinci bir toplantı birincisinde olduğu gibi etraflıca duyurulmalı ve bu toplantıda temsilcilik yönetim kurulu seçimleri yapılmalıdır.

    Temsilcilikler ve başkanlıkları:

    TürkBirDev örgütlenmesinin tabandan yukarı bir yapıya sahip olacağı düşünülmektedir. İnsanlarımızın kendi aralarında, öngörüldügü şekilde kuracakları üniversite, ilçe ve il temsilcilikleri bu tabanı oluşturacaktır.

    Özetle;
    1. Üniversite temsilcilikleri eğitimlerini sürdüren ögrenci arkadaşlarımız tarafından gerçekleştirilmelidir.

    2. İlçe temsilcilikleri büyük şehirlerin ilçelerinde oluşturulmalıdır.

    3. İl temsilci başkanı üniversite ve ilçe başkanlarının da aralarında bulunacağı bir genel toplantıda seçilmelidir. Görev süresi bir yıldır. Yeniden adaylığını koyması halinde seçilme hakkı vardırÜniversite ve ilçe temsilcilikleri il başkanlığına bağlı olarak çalışmalıdır.

    4. Bölge temsilci başkanı il başkanları arasından ve tarafından oylama ile bir dönemliğine seçilmeli ve ülke başkanlığına bağlı olarak çalışmalıdır.

    5. Ülke temsilci başkanı bölge temsilci başkanları arasından ve tarafından bir dönemliğine oylama ile başa getirilmelidir. Ülke temsilci başkanları genel başkanlığa bağlı olarak çalışmalıdır.

    6. Genel başkan 7 ülke başkanları arasından dönem başkanı olarak seçilmeli, başkanlığı bir yıl sürmeli ve görev bir başka ülke başkanına bir sonraki TürkBirdev kurultayında seçimle devredilmelidir. Diğer ülke temsilci başkanları seçmen olarak oylamaya katılabilmelidir.

    7. Aksakallılar Kurulu genel başkandan sorumlu olmalıdır. Aksakallılar kurulu ülkelerimizin ileri gelen, kendi varlığını milletimizin varlığına armağan etmiş bilgelerin oluşturduğu bir kuruldur. Kurul üyeleri il, bölge ve ülke temsilci başkanlarının önerileri doğrultusunda ortak kararla seçilir.


    Ülke temsilciliği başkanlığından beklentimiz;

    · 7 Ülkeden birinde ve / veya ülke adına bir merkez oluşturması;
    · Ülkede TürkBirDev'in örgütlenmesini sağlaması;
    · Verilecek aylık bütçenin dışında gereken miktarları, yapılacak çeşitli çalışma ve etkinliklerle karşılayabilmesi;
    · 1, 2, 3... yıllık belirli hedefler koyması ve bunları tutturabilmek için kararlılıkla çalışması gibidir.

    Temsilciliklerin;

    · Genel Merkez tarafından tanınması ve desteklenebilmesi,
    · Basın ve yayın organlarına, bilgi ve konferans verilmesini isteyen kişi, okul ve diğer kurumlara temsilcimiz olarak önerilebilmesi için temsilcilikler (ne kadar özerk çalışıyor olsa da) www.turkbirdev.org ve www.turkbirdev.info sayfasında görülen bilgiler doğrultusunda hareket etmekle yükümlüdür.

    İlgilenen arkadaşlarımızın bilgi@turkbirdev.info adresine özgeçmişleri ile birlik, ilgi nedenlerini ve nasıl başarılı olacaklarını açıklayan ayrıntılı bir yazı göndermeleri rica olunur.

    1000 yıldır hayal ettik; inandık..


    Çalışıp hayali gerçekleştirme zamanıdır artık!

    Maddi Destek ve Başarı Ödülü Programı
    Genel Bilgi ve Koşullar


    Başarı Ödülü proje bazında değerlendirilmekte, geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuş ve/ya sonuçlandırılmış başarılı projeler için maddi destek verilmektedir.7 Bağımsız Türk Devleti arasında, gerekli ve gerçeklestirilebilir olan Türk Birliği’nin kurulması yolunda calışma yapan başarılı kisi, dernek ve/ya kurum projelerine TürkBirDev her yıl belirli bir destek sağlamaktadır. 2006’da 1.500 YTL, 2007’de 15.000 YTL, 2008’de 25.000YTL olan destek miktarı 2009 için (2008 de harcanmayan miktarın eklenmesi ile) toplam 50.000YTL olarak belirlenmiştir.

    Kişi, ekip, topluluk, dernek ve kurumlar geliştirebilecekleri yeni projelerle veya halihazırda üzerinde çalışıyor oldukları projeleri ile başvurabilmektedir.Proje sahibinin, projesini gerçekleştirebilmek için, TürkBirDev'in sunacağı katkının yanısıra, kendi imkanlarını da kullanması beklenmektedir. Bazı özel durumlarda TürkBirDev Topluluğu uygun gördüğü projeler için tam maddi ve manevi destek sağlayabilmekte ve/ya proje sahibinin öbek içinden ve dışarıdan destek alabilmesine yardımcı olmaktadır.
    Projeler aşağıdaki herhangi bir daldan olabilmektedir.
    Kültür, siyaset, spor, ticaret, eğitim, iletişim, bilim, video, film, tiyatro, yazılım, çeşitli yarışma ve etkinlikler.

    1000 yıldır hayali kurulan, Atatürk dahil binlerce önderimizin gözlerini “dünyaya onun rüyaları” ile kapadığı Türk Birliği’nin gerçekleştirilmesi için, günümüzde koşullar olgunlaşmış, önümüze büyük bir fırsat çıkmıştır. Birçok dünya ülkesinin de destekleyebileceği ve yararına görebileceği Türk Birliği artık hayal olmaktan öte gerçekleştirilebilir duruma gelmiştir. Yalnız, sonuca varabilmek amacı ile bu yolda halihazırda yapılan ve yapılması gereken çalışmaları sürdürmek ve hatta hızlandırmak şart olmuştur. Biliyoruz ki, hiç bir başarı sadece “olma arzusunu konuşmakla” elde edilemiyor, başarıya ulaşmak için gayret sarfetmek zorunlu olduğu gibi, maddi ve manevi destek de gerekiyor.

    TürkBirDev’in, Türk Birliği’ni gerçekleştirmeye kararlı kişi, ekip, kurum ve kuruluşlara sağladığı bu maddi destekten yararlanmak için bilgi@turkbirdev.info adresine başvurulması gerekmektedir.

    Bölüm III: Yazi ve Mektuplar



    Düşünceye Çağrı



    “Vurulup Tertemiz Alnından Uzanmış Yatıyor

    Bir Hilal Uğruna Ya Rab Ne Güneşler Batıyor…”

    diye haykıran Mehmet Akif Ersoy bir vatanın ve milletin nasıl bir yok oluştan kurtulduğunu anlatıyordu.

    1821 Yunan ayaklanmasından 1922’ye kadar Amerikan tarihçi Justin McCarty’ye göre 1o milyon insanımız katledildi... kayboldu.

    1915’de dünya Türk’ü yok etmek için boğazına sarıldı.

    1923’de kurulan yeni T.C.’nin nüfusu sadece 13 Milyondu. Ve Atatürk "Az zamanda büyük işler başardık."diyordu 1933’de. Bir yok oluşun tehlikesinden dönüp, bütün engellere rağmen gerekli olan bir varoluşu gerçekleştirebilmek dahi kendi başına büyük bir başarı idi..

    Ey Türk... 7 düvele karşı verilmiş ve kazanılmış Kurtuluş Savaşımız gibi bir mucizeyi gerçekleştiren ataların evlatları... Biz mi yeni bir mucizeyi gerçekleştirmekten alıkoyulacağız?
    Şu günümüzde gerekli ve gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği fırsatını parmaklarımız arasından kaçıracak, gözlerimizin önünden kaybolmasını oturup seyredeceğiz? Çin, Hindistan, Asya, Avrupa ve Afrika’da 16 muhteşem devlet kuran biz Türkler, 16 devleti yıkmaktaki hatalarımızdan öğrenip, yeni bir oluşumun adımlarını mi atamayacağız?

    Atatürk Çanakkale’de “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” derken vatan için yapılması gerekeni vurguluyordu. Burada ben sizleri, vatanı parçalanmaktan kurtarmak için düşünceye çağırıyorum. Çünkü bugünün en kuvvetli silahı düşüncedir. Türk Birliği dünyanın her tarafına yayılmış milyonlarca Türkün aynı düşünceye sahip olması ile mümkün olacaktır.

    Evet... Önce hayal et ve inan. SONRA çalış, hayal gerçek olacaktır. Sizi, bugün burada, gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği’ni düşünmeye, düşlemeye, inanmaya davet ediyorum..

    Düşünce > hayalin, hayal > inancın, inanç > çalışmanın, çalışmak > hayalin gerçeğe dönüşü olacaktır.

    Bizler, her birimiz, erleriz, Türk Birliği düşüncesi ile donanmış askerleriz. Görevimiz bu düşünceyi yaymak ve su damlaları gibi Hazar’ı doldurmaktır..

    Ve gün gelecek taşacağız
    Dört bir yanına Hazar’ın

    Ve sulayacağız bozkırlarını Türk Dünyası’nın.

    Baharla birlik tohumlar filizlenecek,

    Ağaçlar meyve verecek...

    Ve gerçek olacak birliği 7 kardeş devletin.


    Bunun için vurulup alnından, ölmek yok... Öldürmek yok... Düşünce ile sarılmak, sarmak ve düşünce ile yaşamak var. Siz yaşadıkça düşünce hayat bulacak, sen yaşadıkça Türk Birliği seninle gerçek olacak.. VE SEN,

    Kartal olup uçacaksın

    Yakalamak için güneşi!

    Gerekli olan Türk Birliği azimle çalışıp, yükseklere çıkmakla gerçekleşecektir...


    Ey Türk

    Senin yerin yükseklerdedir... Uç!

    Evet, sen (!) sınır tanımayan Türk... Hangi yükseklere çıkamayacaksın? Sen hangi engellere takılıp kutsal görevimiz olan Türk Birliği’ni gerçekleştiremeyeceksin?

    Hiç bir kuşkun olmasin, sen tüm kararlılığınla öne çıkacak, Türk Dünyası için gerekli ve 7 bağımsız Türk Devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği’ni kuracaksın.

    250 milyon Türkü, gelmiş geçmiş tüm atalarımı, bugün aranızda bulunan Türk Birliği’ni kuracak önderlerimizi saygı ile selamlıyor,

    Üstün başarılarıMızın devamını diliyorum.




    Bayram kutlaması, yılbaşı tebriği
    ve imparatorlukların carpışması (!)


    Bir yılın daha son günlerine yaklaşırken, bu yıl içindeki kazanç ve kayıplarımızın hesabını yapıyor olmalıyız. Bu yıl içinde kaybettiğimiz yakın ve tanıdıklarımıza Allah rahmet eylesin diyor, bir yılın sonuna daha erişmiş olanlarımızı da candan kutluyor ve kucaklıyorum. Öyle ki, hiç birimizin bir gün daha yaşama garantimiz yok, ama ne mutlu bizlere ki, Allah'ın hala Dünya'da görevlerimizin bitmediğini hatırlattığı kulları arasındayız.

    Yeni bir yıla girerken bu görevlerimizin neler olduğunu ve olması gerektiğini bir kere daha gözden geçirmek, amaç ve hedeflerimize ne kadar yaklaştığımızı ve yaklaşmak için yapılması gerekenlerin listesine yeniden bakmak yararlı olacaktır.

    Alışkanlıklarımız arasında, önemli görevlerimizi yarınlara birakmak en zararlısı olandır. Bu görevlerimizin içinde, Dünya’da var oluş nedenlerimizden birisi olarak inandığımız kutsal bir görevi gerçekleştirmek için kollarımızı sıvama zamanı bugün ve hatta şimdi olmalıdır. Öyle ki, bize garantilenen tek an, şu andır ve önümüzde bizi bekleyen bir sene ise, bizler için sunulan bir fırsattır.

    Bu değerli fırsatı iyi kullanabilmemizin ne kadar gerekli olduğunu sizlere bir kere daha hatırlatmak istiyorum; Türkiye ve diğer Türk Devletleri şu an kritik bir geçiş süreci içindedirler. Yedi bağımsız Türk devleti, dış ve iç güçler tarafından, birçok yöne çekilmeye çalışılırken, "en doğru olan" bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Bizler inanıyoruz ki, "en doğru yol" Türk Birliği yoludur.

    TB, sadece Türk milleti için değil, aynı zamanda kalıcı bir Dünya barışı için de gerekli bir oluşumdur. Öyle ki, Türk Dünyası dört büyük imparatorluk haline gelmiş veya gelmekte olan, ekonomik güçler tarafından sarılmıştır; batımızda AB imparatorluğu, kuzeyimizde Rusya imparatorluğu, doğumuzda Çin İmparatorluğu ve güneyimizde (bizim bir kısmımızın da içinde olduğu) Amerikan imparatorluğudur.

    Bu tabloyu göz önünde bulundurarak, şu an başlamak koşulu ile gelecek on yıl içinde;
    — Ya, önümüzdeki fırsatları iyi değerlendirebileceğiz ve AB'ye seçenek olarak, AB şekline yakın, kendimize özgü bir Türk Birliği’ni gerçekleştirebileceğiz;
    — Ya da, bazı sınırlarımız fiziken ve diğerleri nüfuzen yeniden çizilecek ve Türk Dünyası değişik güçlerin etkisi ve yönetimi altına girecektir ki, bu Türk Dünyası için hazin bir kayıp olduğu kadar, Dünya barışı için de büyük bir tehlike oluşturacaktır. Öyle ki, TB'nın gerçekleşemediği bir coğrafyada, bu dört ekonomik güçlerin, sınırları ve milli çıkarları karşı-karşıya gelmiş olacaktır. Bu olası durumun doğal olarak yaratabileceği sonuçları anlayabilmek için (+) ve ( - ) elektrik yüklü bulutların gökyüzünde birbirleri ve toprakla çarpıştıkları anı düşünmek yeterli olabilir.

    Sayın Arkadaşlar,
    Bu Dünyada sizlere görev olarak verildiğine ve hatta burada varoluş nedeniniz olabilme ihtimali büyük olan, Türk Birliği'ni gerçekleştirme görevi ciddi ve kutsal bir görevdir. Dolayısı ile öncelikle, bu görevi
    — Sizin üstlenebileceğinize ve başarabileceğinize inanın,
    — Kendinizi ve gücünüzün ciddiyetini anlayın,
    — Her şeyin küçük bir kıvılcımla başladığını ve kıvılcımların ateş olup bir dağı erittiğini, Ergenekon’da destan yazan, biz Türklerden daha iyi başka hiç bir milletin idrak edemeyeceğini bilin, birleşip ateşe dönüşemeyen kıvılcımların ve hatta küçük kıvılcım toplulukların ne kadar kuvvetli ve parlak da olsa tek başlarına kaybolup gittiğini görün;
    — Hz. Mevlana’nın "diğerlerinin kusurlarını görmekte, karanlık gibi olun" sözlerinden ve diğer öğretilerinden manalar çıkartın ki, sadece bir kısmımızdan değil, hepimizden oluşan bir birlik gerçekleştirilebilsin.

    Bu az zaman içinde, çok işleri başarabilmek için kutsal görevimizin ne olduğunu iyi bir şekilde belirleyip, odaklaşmamız gerekmekte; azimle, yılmadan, kırılmadan, tüm varlığımızla ve birlik içinde çalışmak mecburiyetindeyiz.

    Kolay olmayan bir görevi seçtiğiniz için sizi kutluyor; gerçek becerinin zoru başarmak olduğunu sizlere bir kere daha hatırlatıyor, mübarek Kurban Bayramı’nızın muhteşem geçmesini ve yeni yılda,

    BaşarılarıMızın hızla artarak devamını diliyorum.


    “Vatan Haini"
    Türkiye YIKILAMAZ... MI?
    Türkiye PARÇALANAMAZ... MI?

    Dur be kardeş! İki soru sordum diye hemen "vatan haini" diye suçlama beni.

    Bu sorular gerçekte, çok ciddi sorular.. Ve biliyorum, cevap hazır; tabiî ki "Türkiye YIKILAMAZ", "Türkiye PARÇALANAMAZ".

    İyi de, kim söylüyor bunları?? Kim garanti veriyor böyle olmayacağına dair? Ve daha önemlisi sen, evet SEN, gerçekten bunların olmaması için bir şeyler mi yapıyorsun?

    Efendim?.. Duymadım!

    Sesin o kadar cılız çıkıyor ki, kendi-kendini duymakta bile güçlük çektiğini sanıyorum, diyeceğim ama hemen alınıp, darılacağından korkuyorum.

    "Türkiye elden gidiyor" desem, bu sefer de beni, komplo teorisi yapmakla suçlayacaksın.
    Bu sabah Google'a girdim; "Türkiye parçalanamaz" diye yazıp "araştır" düğmesine bastığımda 676 Sonuç çıktı.. Yahoo'da 300. Acaba diye sordum kendi kendime. Birileri tedirgin olduğundan mı, devamlı bir şekilde "Türkiye parçalanamaz" diye haykırmak zorunda kalıyorlar.. Yoksa bir gerçeği mi ifade ediyorlar.. Yoksa, yoksa daha kötüsü.. Gerçekleştirilmekte olan vahim bir durumu gizlemeye mi çalışıyorlar??

    Bakın, "Turkey can not be divided" diye İngilizce yazdığımda Google'dan 7.400.000 sonuç çıkıyor. Tabii bunların arasında, birçok ilgisiz makaleler de var. Örneğin "Turkey"nin, yani hindinin nasıl parçalanacağı ve afiyetle yenilebileceği tarifi gibi.. "The country of Turkey can not be divided" diye yazdığımda 5.780.000 Sonuç çıkıyor..

    Aradaki farkı görebiliyor musunuz? Biz "Türkiye parçalanamaz" derken (676), sesimizin, yabancıların konuya (7 Milyon+ kere) değinmeleri yanında ne kadar cılız çıktığını görebiliyor musun??

    Yanlış anlamayın beni, İngilizce kaynaklar "Türkiye parçalanamaz" derken, hepsi de, "Türkiye’nin parçalanması" demiyorlar, bilakis birçok kaynak "Türkiye" diyor "eninde sonunda bölünecektir".. Bu açık bir tehdit ve yazı sahibi kendisinin bir Türk düşmanı olduğunu belli ediyor. Bir de "Türkiye parçalanamaz" diyen yabancı "dost" kaynaklar da var ki, bunların sayısı, düşmandan daha fazla. Ne kadar rahatlatıcı bir durum değil mi??

    Beni, aslında daha çok rahatsız edeni "düşman" değil, "dost" (gözüken) kaynakların sözleri desem..İngilizlerin bir atasözü hiç aklımdan çıkmaz "Dostunu kendine yakın tut; düşmanını ise kendine daha da yakın tut". Acaba diyorum, bunun için mi İngiltere, Türkiye’nin AB’ye girmesini bu kadar çok istiyor?

    Aklımdan çıkmayan diğer bir şey de, kurbanlık koyunların bıçak altına yatırılmadan önceki halleridir; onların süslenip-püslenmeleri; her şeyin iyi olacağına dair telkin edici sözler söylenerek ve okşanarak, gözlerinin bağlanması..

    "Düşman" veya "dost" görünen düşman kendi ülkelerini ve/ya kişisel çıkarları için ellerinden geleni yapacaklardır muhakkak ki. Dünyanın kaynakları kısıtlı, durmadan büyüyen nüfus ve bununla beraber büyüyen ihtiyaçlar için herkes zayıflara ve zayıf düşebileceklere yem olarak bakacaklardır. Bu doğanın orman kanunudur.

    Ve lütfen, "nerde yaşıyorsun, Sefer kardeşim" diye de sorma. Evet, ormanda yaşıyorum, senin gibi, Dünyada herkesin yaşadığı gibi.. Ağaçların yerine, gökdelenlerin dikili olması, tilki postu yerine, kişilerin takım elbise altında gizleniyor olması bizim mekanımızda gerçekte bir değişiklik yapmıyor. Evet, orman kanunları hala yürürlülükte; güçlü, zayıfı parçalıyor ve yutuyor.
    Bir zamanların güçlü ve yıkılamaz olan Osmanlı devletimiz, parçalandı. Kurtuluş savaşı ile üç kıtada yer alan topraklarımızdan biz sadece beşte biri gibi küçük bir parçasını kurtarabildik. Sosyalist Sovyetler Birliği parçalandı.. Türkiye Irak değildir, diyeceğiniz için, Irak da parçalandı demiyeceğim.. Gerçekler ortada; her devlet parçalanmaya ve yıkılmaya maruz kalabiliyor ve gerçekleştirilebiliyor.

    Türkiye de parçalanabilir, yıkılabilir; maalesef bu bir gerçek. Ve daha acı olan diğer bir gerçek te, bazı iç ve dış güçlerin bunun böyle olmadığını, olmayacağını vurguluyor ve haykırıyor olmalarıdır, bir kurbanlık koyuna, teselli veriyorcasına. İçinde bulunduğumuz durumun böyle olmadığına/olmayacağına dair sanki ellerinde bir garanti varmış gibi.

    Pardon, var mı dediniz. Bir garantimizin olduğunu mu iddia ediyorsunuz?? Türk askeri, Türk gençliği, Türk aydınları..

    Ya sen??

    Sen var mısın? Sen Türkiye’nin parçalanmaması için neler yapıyorsun?

    Evet, sen! Türkiye parçalanamaz olacak ise, senin ile olacak.. Çünkü güçlü olan sensin.. çünkü sen 70 Milyonsun.

    Sen bir azınlık değilsin; Türkiye'yi ille de, ne pahasına olursa olsun, AB’ye sokalım diyen "aydın" takım değilsin.. Ama sen, sen var ya sen.. Sen halinden çok memnun ve kendinden çok eminsin.. Bunun için olmalı ki, bir şeyler yapmak gerekliliği duymuyorsun. Bunun için ki, seni gafil avlayacaklar!

    Sen, kurbağa yemezsin ama nasıl pişirildiğini de çok iyi bilirsin; yaşadığı suyun içinde hayatının ne kadar şahane olduğunu sanırken, tencerenin altında yanan ateşin farkına varmayan kurbağa hikayesini çok duymuşsundur..

    Sadece örnek veriyorum, alınıp darılma, hemen küsüp gitme. Konuşuyoruz şurada. Dur dinle, benimle aynı fikirde olmak zorunda değilsin. Ama en azından söylediklerimi anlamaya çalış. Yanlış olabilirim. Ama söylediklerim ya doğru ise. Ya gerçekten altımızda bir ateş yanıyor ve biz bunun farkında değilsek? Ya, bizim son yıllarda önümüze sergilenen ve daha çoğunun olacağı vad edilen "ekonomik gelişme" bizim süslenip-püslenmemiz içinse. Ve hatta ellerimizin, kollarımızın bağlandığını da hissedebiliyor musun?

    Bıçağın soğukluğu sanki boğazımda..

    …..

    Ya sen? Hala, her şeye kayıtsız.. Çünkü "Türkiye parçalanamaz", "Türkiye bölünemez" değil mi??

    Ya kardeşim, gel, bunu gerçek yapalım! Gerçek olması için çalışalım.. Etrafında bir sürü sorunların olduğunu, çemberin her gün biraz daha daraldığını görüyorsun.. Biliyorum, hem de çok iyi biliyorum ki sen, bu vatan için gerektiğinde canını da verirsin. Ama önemli olan, can vermeye gerek bırakmadan sorunlarımızı halledebilmek değil midir? Sıcak savaşı, daha savaş çıkmadan kazanmak, başarının bir kuralı değil midir?

    Birçok vatanseverin bir şeyler yapmak için çabaladığını da görüyorsun. Ama sen, sen var ya sen.. Kendinden emin, Türkiye’nin parçalanmaz olduğundan emin, sen.. Bir türlü sana ihtiyaç olduğuna inanmıyorsun.. Türkiye'nin parçalanamazlığı ancak seninle mümkün olacağı gerçeğini aklına bile getirmiyorsun..

    Sen, gel, etrafında gördüğün, duyduğun, bir şeyler yapmak için çaba sarf eden vatanseverlere katıl desem, beni duyacağından da şüpheliyim. Ve hatta bu yazının sana ulaşacağından bile endişeliyim.. Ama ola ki, bir vatansever, bir şekilde sana duyurabildi ise bu çığlıklarımı, kim olursan ol, gel; bir olalım. Beraber "Türkiye'yi parçalanmaz, yıkılmaz" yapalım.

    Var mı-sen?



    Avrupa Birliği Ve
    Bir Aslanın Aşk Hikayesi

    Türkiye ve AB ilişkilerinin "Leyla ile Mecnun"un aşk hikayesini anımsattığını söyleyenler oldu; burada Mecnun olan taraf tabiki Türkiye. Oysaki, bu ilişki bana, benzer ama daha başka bir hikayeyi aklıma getiriyor; bir aslanın aşk hikayesini. Bu hikayeyi bir kaç kişiyi sordumsa da, nedense daha önce hiç kimse duymamış. Dolayısı ile bu hikayenin Kayılı’lara ait olabileceğini düşünüyorum çünkü ben bu hikayeyi doğduğum ve büyüdüyüm köyde (Büyük Kayı Köyünde) çok uzun yıllar önce duymuştum, sizlerle de paylaşmak istiyorum.

    Şimdi efendim, bir gün kahramanımız Aslan güzeller güzeli bir kıza aşık oluyor. O da adetimizdir ya, kızı ailesinden istemeye gidiyor. Aslanı kapıda gören aile tir-tir titremeye başlıyor ve "hayır" diyemiyorlar Aslana. Ama "Evet" de demiyorlar.

    - "Efendim" diye söze başlıyor kızın babası "tabiki biz size kızımızı vermek isteriz" ve bekliyor biraz "ama"yı demeden önce. Ve devam ediyor "Bizim kızımız naziktir, biz onu öyle yetiştirdik;" sözleri ağzında bir süre geveliyor ve sonunda, tereddütlü ve alçak bir ses tonuyla "kızımız sizden korkuyor" diyor.

    Aslan sevdiği kız için her şeyi yapmaya hazır, soruyor:
    - Ben kızınızı seviyorum, onun ile evlenebilmem için her şeyi yapmaya hazırım" diyor (Ormanda, Aslana herhalde pazarlık etmeyi öğreten olmamış!:)) ve soruyor "Ne yapmamı istiyorsunuz?"
    Kızın babası eğlim, büklüm sıkılarak
    - "Tırnaklarınız" diyor "onları kesmeniz lazım"
    Hiç pençesiz aslan görülmüş mü? sizde sanırdınız ki, böyle bir isteğin karşısında Aslan kükreyecek ama, hayır, mıyavlamıyor bile ve hazır bir şekilde
    - "Tamam" diyor.
    Geri geldiğinde, pençesiz aslan, kız babasını memnun olmuş görüyorsa da "EVET" yanıtını gene alamıyor. Baba hala tedirgin, yine kızını vermek istediğini belirtiyor ve yutkunarak amasını söylüyor
    - "Kızım" diyor, "sizden hala korkuyor!"
    - "Ama, neden?" diye şaşkınlıkla, yalvarırcasına soruyor kahramanımız "tırnaklarım da yok artık!"

    - "Dişleriniz" diyor baba, "onlar o kadar keskin ve vahşice duruyor ki.." Daha baba sözlerini bitirmeden
    - "Tamam" diyor Aslan "ben gider onları da söktürür gelirim."
    Aslan geri geldiğinde, baba gayet memnun, arkasına yaslanıyor ve derin bir nefes alıyor; Aslanımız artık pençesiz ve dişleri sökülmüş, önünde boynu eğik duruyor, kız babasının "EVET" sözlerini heyacanla bekliyor. (Dünyada başka kız yok sanki!)
    - "Aslan Efendi" diyor baba, kendinden gayet emin "kızım için yaptığınız fedakarlıkları takdirle karşılıyorum" Aslanın yüzü biraz gülmeye başlıyor; netice, çektiği sancılara ve kaybettiklerine değecek gibi görünmekte...
    - "AMA" diyor baba; Aslanın çehresi birden donuyor ve bekliyor, "hala bir şey daha var".
    - "Allah, Allah" diyor Aslan kendi kendine "daha ne olabilir ki?"
    - "Saçlarınız" diyor baba, "onlar da gitmeli". Kahramanımız
    - "AMA" demeye başlasa da
    -"Itiraz istemem!" diyor baba, kendinden emin ve ciddi bir şekilde ve hem de Aslanın cüretine biraz kızmış gibi.. Aslanın boynu bükük
    - "Tamam, efendim" diyor.. "Ben yelelerimi de kestirir gelirim".
    Aslan geri geldiğinde, baba çok neşeli gözüküyor, kendisini gülmekten bile alıkoymuyor. Karşısında sıklım-püklüm duran varlığın kendisinden "kız isteme" curetine şaşmaya başladığını degişik şekil ve sözlerle ifade ediyor..
    - "AMA... AMA... AMA" diye kekeliyor Aslan "Ben.. Ben.. istediginiz her şeyi yaptım" Kızınızı almayı da böylelikle hak etmiş oldum" (heralde Kahramanımız, Clint Eastwood'un “Unforgiven” (1992) filmini görmemiş olmalı.. Nasıl diyordu Eastwood, ayağıyla üstüne bastığı ve öldürülmesine "ben bunu hiç hak etmiyorum" diyerek itiraz eden mahalle muhtarına? .... "Bunun hak etmekle hiç alakası yok!")

    Babanın, kendisini ev kedisinden daha aşağı seviyeye düşürmüş "Aslan"a verdiği yanıtı tahmin edebiliyor musunuz?

    Yarının, yani 3 Ekim 2005’in Türkiye’ye ne getireceğini merak bile etmiyorum, Çünkü ABnin ne yapacağını görememek Aslan kadar körü-körüne aşık olmak demektir. Aslinda AB’nin ve de AKP hükümetinin ne yapacakları da önemli değil artık. Çünkü Türk Milleti oyunun farkına varmaya başladı. Pençelerimizi ve dişlerimizi kaybetmiş olabiliriz, ama gurumuzu kaybedecek kadar zavallı olmadığımızı Türk halkı kendi-kendine ve de Dünyaya kanıtlayacaktır; AB bize hala "kız vermeyi" istiyor olabilir, ama artık biz AB’yi istemiyoruz!

    Bizim AB’den başkaca da seçeneklerimiz var. Bizim pençelerimiz de, dişlerimiz de yine, geri yerine gelecektir, biz AB’ye gireceksek başka bir zaman, daha kuvvetli olduğumuz bir zaman, bize uygun koşulların oluştuğu bir zamanda aslanlar gibi gireriz; ev kedisi olarak hiç değil!..

    Başarılarınızın devamı dilegimle.


    Satranç Tahtasında Şah - Piyon
    ve Türkiye

    Sabahın altısında beni uyandırmak için çalmaya başlayan radyodan "Türkiye" sözcükleri geliyordu. Sunucu, John Lander, derin sesi ile " Poor Turkey (Zavallı Türkiye)" diyordu "It is only a peon (o sadece bir piyon)". Çok kızmıştım, telefonla radyo evini arayıp öyle olmadığımızı anlatmak istedim ama..

    Öncelikle şunu söyleyim ki, biz istesek de istemesek de, savaş olacaktır. Türk milleti olarak bu savaştan en az zarar ile ve milli çıkarlarımiza en uygün bir şekilde nasıl cikabiliriz sorusuna cevap vermemiz gerektiği kanaatindeyim. Burada "Savaşa Hayır" sözleri bize çok sey kazandırmiyacaktir. Türkiye iki taş arasındadır. Şavaşa Amerika’ile müttefik olarak girmememiz durumunda sonuçlar Türkiye ve komşu devletler için daha ağir olacaktır. Girdiğimiz zaman kaybımız daha az ve hatta karımız da olabilir eğer ki, Türkiye pazarlığını iyi yapar ve kuzey Irak’da konumunu iyi bir şekilde koruyabilirse.

    Türkiye’nin savaş zararlarinin karşılanmasını istemesi doğru bir harekettir. Savaşı isteyen Amerika dir ve zararlari karşılaması da Amerika’nin hukuki bir zaruriyetidir. Yalnız orada askerimizin kanı dökülecekse, ekonomik zarari karşılamak için değil, bir vatan uğruna dökülmelidir; Kıbrıs’da olduğu gibi, Kuzey Irak’ta da Türk kardeşlerimiz vardır. 1977 den 1979’a kadar Irak’ta yaşadığım süre içinde bir-çok Türkmen ile tanıştım, onların Kerkük ve diğer şehirlerde ne kadar eziyet çektiklerini şahsen gördüm ve hikayelerini kendi ağızlarından dinledim. Bu kardeşlerimizin de, Kıbrıs daki soydaşlarımız gibi özerk bir cumhuriyet kurma haklari vardır. Eğer bizim askerimizin kanı dökülecekse, nedenlerinden biri Türkmenlerin özgürlüğü için olacaktır, olmalıdır.

    Türkiye savaşa Amerika ile birlik olup Kuzey Irak’a girmezse, Amerika orada bir Kürt devleti kuracak ve onlari diledigi şekilde kullanacaktir. Böyle bir devlet Türkiye için zararlı olduğu gibi, Suriye, Irak, Iran ve Azerbeycan içinde zararli olacaktır. İçimizde yıllarca kanayan bir çıban olarak ortaya çıkacak, iç savaşlara sebeb olacak, yıllarca kan dökülecek ve hiçbir zaman Türkiye ve diğer komşu devletler istikrara kavuşamıyacaklardır. Dolayısı ile Türkiye’nin Kuzey Irak’ta ağırlıklı bir şekilde bulunmasi şarttır ve bu komşu devletlerin de yararinadir. Bunun da bu şekilde olabilmesi için (olmasa daha iyi olurdu ama) olacağı kesin görünen bu savaşda yer almamız gerekmektedir.

    Burada sorumsuz bir şekilde davranmak, sadece Türkiye’nin değil bütün yörenin geleceğini ve gelecek nesillerin hayatlarını köreltmek demektir. Yörede ülkelerini diğer bir Filistin’e çevirmek isteyen veya bu riski göze alan kişilerin olacağını sanmiyorum. Savasi kimse istemez, ama biz içindeyiz. Sorumlulukdan kaçmak, gerekenleri yapmamak çocuklarımızın ve torunlarımızın vebalini almaktir. Türk milleti bu durumu bir firsat bilip değerlendirebilmelidir. Başa getirilen önderlerimiz de bu işle yükümlüdürler. Onlarin vazifesi iyi bir pazarlak yapabilmek, ve Kuzey Irak daki soydaşlarımızın çıkarlarını kollamak, ve doğurulmasi için calışılan olasi Kürt devletinin, tabiri caizse yılanın başını daha büyümeden ezmektir.

    Millet hükümetdeki önderleri kukla gibi hareket etmeleri için seçmedi, halkın bir kısmının duyguları doğrultusunda hareket etsinler diye de seçmedi; Onlari oraya gerçekler doğrultusunda geleceği görmek ve Türkiye’yi en iyi bir şekilde ileri götürmek için seçti ve başımıza getirdi. Demokratik bir ülkenin üyeleri olarak tenkitlerinizi yapın, ama önderlerimize milletin verdigi görevi yapmaları içinde müsaade buyurun.

    Öyle inanıyorumki, biz bu zorluklardan daha kuvvetli bir ülke olarak çıkacağız. Ben Türk milletine ve askerine güveniyorum. Son seçimlerde iş başına getirilen önderlerinde gerçekler doğrultusunda hareket ettiklerini ve Türk milletinin ve Türk soydaşlarımızın çıkarları için caliştiklarini görüyorum.

    Kolayi yapmayı herkes becerir, asil sanaat zoru başarabilmektir. Türk milleti zorun üstünden gelebilen bir millettir, zordan kaçıp, kolaya sığınan değil; Bunun böyle olduğunu bir kere daha göstermenin zamanı şimdidir.

    Ve bir şeyi daha unutmamak lazım. Radyodaki sunucu görüşlerinde yalniz değil, bir-çok Amerika’lının ve Dünya devletlerinin gözünde biz sadece satranç tahtasındaki küçük bir piyon- kolayca harcanabilen ayak askeri- yiz. Bu yalnışın doğrulugunu bile kabul etsek, biliyorsunuz ki, iyi oynandığında piyon dahi bir şaha dönüşebiliyor.

    1 Nisan, 2003




    Yörede İstikrar İçin Güç
    Dengelerinde Türkmenler ve Kürtler

    (Yapılan bir tenkite yanıt) - Öncelikle yazimi okuduğunuz ve konu ile ilgilendiginiz için teşekkür ederim. “SATRANÇ TAHTASINDA ŞAH - PİYON VE TÜRKİYE” yazimda celişki olarak yorumladiginiz Türkmen ve Kürtlerle ilgili noktalari açiklamamı istediğiniz için de ayrica teşekkürler.

    Kuzey Irak’ta, Türkiye’de, Suriye’de, Iran’da ve/ya her dört ülkenin topraklarinin bir kısmı üstünde kurulacak bir Kürt Devleti bu ülkelerde ve yörede istikrarı yok edecektir. Olasi Kürt devleti tamami ile ABD ve/veya yöre dışı diğer güçlere bağımlı olacak ve onların maşa vazifesini görecektir.

    Böyle bir durum ne Kürtler için nede yöredeki o devletler için hayırlı olacaktır. 1948 de İsrail'in kurulmasi ile Ortadoğu’da oluşan durum hala hepimizin gözü önündedir. Böyle bir vahim hali ikilemenin gereğini kimler, niçin görüyor?

    Türkiye’de yaşanan ve 30,000 den fazla kardeşimizin ölümü ile Sonuçlanan “iç savaşdan” (sağ sol çatışmalarından) kim kazançlı çıktı dersiniz? Gelecek savaşların karlısı Kürtler mi olacaktır? Devlet kurdum diye ortaya çıkmak bir marifet değildir. 28 Şubat/1 Mart 1992 de yapilan referandumu takiben bağımsızlığınğ ilan eden Bosna’da olanlari gördük; 6 Nisan 1992 de Avrupanin Bosna’yı bağımsız bir ülke olarak tanimasina rağmen 250,000 den fazla Bosnalinin katledilmesin önüne geçil(e)medi. Oradaki hüznü gün ve gün izleyen ve Bosna için 7+yıl calişan bir kişi olarak, ayni hatalari Kürt kardeşlerimizin yapmamalarini tavsiye ederim. Onlar yapmaya kalksalarda, olmasının yörenin geleceği için ne kadar tehlikeli olacağını hisseden bir kişi olarak yaptırılmaması için gerekenin icra edilmesini dilerim.

    Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmalarina karşi çıkarken, özerk bir Türkmen Cumhuriyeti gereksiniminde bir çelişki görmüyorum. Öyle ki, dengelerin sağlanamadığı yörelerde savaşın hiç eksik olmadığı, küçük devletciklerin birbirlerine karşi vuruşturuldukları son iki yüz yılımızın bir gerçeği haline gelmiştir (1980lerde Irak ile Iran, 1991 de Irak ile Kuveyt...). Taki Osmanlı ne zaman zayıf düşmüş ve halklarını koruyamaz hale gelmişse, o zamandan beridir ki küçük devletcikler Osmanlıdan türetilmiş ve birbirlerinin boğazlarina yapıştırılmışlardır. Yeni devletler kurma adina Amerikalı tarihci Justin McCarthy’nin yaptığı araştirmalara göre 1821-1922 yılları arasında toplam 10.5 Milyon Türk ve Müslüman katledilmiş ve kayıp olmuştur. Bu sayıların arasında Kürtlerde vardır.

    Burada ayrica Irak ve diğer Arap ülkelerinin içine düştükleri durumu da örnek almak gerekmektedir. Ingilizlerle “Osmanlidan hurriyetlerini kazanma adina” işbirliği yapan Araplar daha sonra kendilerini batının sömürüsü ve egemenliği altında bulmadilar mi? Bugün, Saddam kendisinin adami olduğunu göstermeye calıştığı için, başına bu belalari çekmiyor mu? Kürtlere değişik bir program uygulanmayacaği açık ve net değil midir? Olmiyacağının örneği Mart 1991 de görülmüştür; Kuzeyde Kürtler ve Güneyde şiilerin isyanları önce ABD tarafından kışkırtılmış, sonradan destek görmeyince de Saddam tarafından acimasizca bastırılmıştır. 200,000nin üzerinde ölü.

    Parçalama ve yönetme politikası hala devam etmektedir. Öyle gözüküyorki, Irak dışarıdan yönetilemiyecek kadar büyük görünmektedir ve dolayısı ile parçalatılacaktır. Bu gerceği de hepimiz saniyorum görüyoruz. Burada dikkat gösterilmesi gereken nokta Irakı kücültürken ortaya bir İsrail unsurunun çıkartilmasi yerine, dengeleri sağliyacak bir gücün oluşturulmasının gerekliliğidir. Türkiye yöredeki dengeleri sağlayabilecek kapasiteye ve konuma sahiptir. Özerk bir Türkmen Cumhuriyeti bu gücün oluşumunda önemli bir unsurdur. Olasi Kürt devleti ise buna tam zıt olarak, bu gücü zayiflatmaya ve parçalatmaya çalışacak bir unsuru oluşturacaktır.

    Konu üzerinde başkaca yanıtlayabileceğim varsa sorularınızı veya düşüncelerinizi memnuniyetle bekliyorum.

    Günahkar

    Artık calışmaya hiç ihtiyacım yok, aslında. Yaşamımı “rahatlık” içinde sürdürebilecek kadar birikimim var.. Niye o zaman hala alarm saatim sabahin 5:45ine kurulu? Niye hala gece kafamı yastığa koyduğumda kolsaatim gece yarısının olduğunu bana bildiren sesler çıkartıyor? Nedir bu hırs? Yeni birşeyler öğrenmek için okumayı, başkalarından yeni fikirler edinmek için toplantılara katılmayı, biraz daha ilerleyebilmek için yenilikler getirmeyi, daha fazla üretmek için gün boyu didinip, itişmeyi.. istemek niye?

    Evet, ben yetinmeyi bilmeyen, olana şükretmeyip, durmadan daha fazlasını isteyen bir günahkarım.. Neden biliyormusun? Çünkü daha fazlasını yapabileceğime inanıyorum.. İşin daha da kötüsü (!), senin de daha fazlasını yapabileceğine o kadar kanaat getirmişim ki, senin içinde hapis ettigin gücün sınırsızlığı beni öylesine heyacanlandıyor ki sanki biz bir araya gelsek dağları yerinden oynatırız gibi bir his var içimde. Ama ne varki ben göz yaşları dokuyorum işleve koymayarak ölüme mahkum ettiğin o muhteşem gücün arkasından.

    Senin de etrafında olup-biteni gördüğünü, bir sürü sorunlarla karşı karşıya olduğunu biliyorum. Karar ver artik.. Ya büsbütün şükret; kapat gözlerini ve kulaklarını, olacaklara arkanı dön, ya da isyan et! Şikayetlenme, feryatları koparma..nın ne sana ne de kimseye yararı var; boynu bükük gariban, çaresiz melek, masum kuzu rolünü oynamanın senin kendine ettiğin en büyük kötülüktür. Kendini kandırıyor, yok yere “kader böyleymiş” diyerek yaradını suçluyor, günaha giriyorsun. Unutma, çözümün bir parçası değilsen, sorunun ta kendisisin.. Kabul et; ortası yok.

    Ahhh, ben günahkar kul! Madem kendini ihtirasın içine atıyorsun, güzel de, başkalarını bu ihtirasın içine çekmeye çalışmak niye? Bırak herkesi kendi haline.. Git sen de "number 1"ı düşün.. Daha fazlasını yapabileceğini bildiğin halde, yapmadığın için vicdan azabı çekme! Sorunlara çözüm üretebilecek yetenek ve beceri sahipleri olduğunu görüp, onları çözüm üretmeye çekmek için çırpınma, boşver.. Ne onlar rahatsız olsun uykularında, ne de sen keyfini kaçır.. Herşey gideceği yere kadar.. Onların yaptığı gibi haydi sen de git uyu.. Saat yine geceyarısını bulmak üzere..

    Alo, kimse var mi orada hala?

    Alooo...

    Kusura bakma, uyku girmiyor gozlerime.. Madem, hala ordasın, madem beni buraya kadar dinledin, o zaman su gerçeği kabul et; sen de benim gibisin.. Sorunun bir parçası olmak yerine, sen çözümün ta kendisisin! Öyleyse dışardaysan hala, gel gir içeri, beraber çözelim sorunları, oynatalım şu dağları yerinden, beraber ulaşalım başarıya; sana da, bana da, ve dahi bizim milletimizin her ferdine olanla yetinmek değil, daha da ileriye gitmek ve doruklarda yer tutmaktan başka bir şey yakışmaz zaten!

    BasarilariMizin devami dilegimle,

    Boston, 9 Kasim 2005

    AMCA BEY,
    Ben Sana Minnettar Değil ...

    Pazar sabahı, her gün olduğu gibi yine erken kalkmak a kadar zordu ki, ama zorlukla bulduğum marangozu bekletmemek için zorunlu idi.. Evden, Türkevé doğru hizla arabamı sürerken, önüme çıkan sis, beni yolumdan caydirmaya calışıyor gibiydi. Oysa ben, yapımını bir türlü başlatamadığım köy odasını bitirmeye kararlı idim.. Tüm malzemeler dünden alınmıştı zaten.

    Marangozla beraber, mutfakta "köy odası"nın nasıl olması gerektiğini ve ne şekilde inşa edeceğimizi konuşurken, yumuşak bir ses, kapı girişinden bize sesleniyordu,
    - Günaydın!
    Orta yaşlarında birisi yüzünde bir tebessümle, gözlerini bizlerden kaydırıp etrafa bakındı ve yüzünde büyüyen o aynı tebessümle,
    - Türk Kültür Evi dediğiniz yer burası mı? diye sordu.
    - Evet amca bey, burasi. Buyrun, gelin. Size yardımcı olabileceğimiz bir şey var mı, yoksa sadece ziyarete mi geldiniz?
    - Ziyaret evladim..
    - Çay alırmıydınız?
    - Sonra evladım, siz işinize bakın..

    Biz işimize bakarken amca bey, odaları dolaşıyordu, bir süre sonra kitaplığın önünde durup, kitapları incelemeye koyuldu..
    Köy odasının kağıt üzerindeki tasarımı bitmişti, marangozla aşağı kata inip, sedirleri inşa etmeye başlamamız gerekiyordu.
    - Amca bey diye seslendim, başını yüzünden eksik olmayan gülümsemesi ile bana çevirdi,
    -Efendim, evladim..
    -Biz aşağıya iniyoruz, siz kendinizi evinizde hissedin, lütfen.
    - Tamam evladım, siz işinize bakın..

    Merdivenleri inerken, şok oldum. Kırmızı halı ile döşenmiş merdivenlerin her basamağinda, çamur izleri vardı. Nerden geldi bu diye sormak için kafamı arkamdan inen marangoza çevirirken, çamurlu botlarının merdivenden aşağı bir çift çamur izleri daha bırakıyor olduğunu gördüm. İçimden bağirmak geldi, ama sustum. Türkeví ilk defa ziyarete gelen, amca beyin gülümsemesi aklima geldi, utanmaya başladım.

    On dakika sonra geri yukarı Türkev'e çıktığımda, amca bey mutfaktaydı. Elinde bir süngerle fırının üstünü siliyordu.
    - Amca bey niye zahmet ediyorsunuz, biz yaparız onları
    - Tabi yaparsınız evladım, çay suyu kaynarken, boş durmayım dedim o kadar..
    Mutfaktaki gözlerde aceleyle, metreyi ararken,
    -Sağol amca bey diyerek, minnettarlığımı dile getirmeye caliştiysam da, amca
    bey duyar gibi değildi..
    Marangoz, ölçüleri yanlış almıştı.. Tahtalar yeniden ölçülecekti.. adam ne yapmak istediğimi anlamamıştı.. Türk olmayan birinin, hayatinda görmediği bir "sedir" inşa etme işini anlaması da kolay olmayacaktı galiba..

    Onbeş - yirmi dakika sonra yine merdivenlerden yukarı Türkev'e tırmanırken, nerdeyse amca beyle carpışıyorduk. Elinde elektrik süpürgesi, merdivenleri temizliyordu..
    - Amca bey ne yapiyorsunuz? diye sormaktan kendimi alamadim. Hayretler içinde adama bakarken, o sakin ve yumuşak sesi ile
    - Siz işinize bakin evladim, ben de buralari birazdan bitirim.
    Hiç görmediğim tanımadığım bir adam, elalemin pisliğini temizliyordu.. Bu onun işi değildi ki, sadece ziyarete gelmiş bir misafir idi.. Onunla ilgilenemediğim için kendimi suçlu hissederken, o bir de kalkip etrafı temizleyerek beni daha da mahçup ediyordu..
    - Biz yaparız amca bey, siz rahatınıza baksaydınız
    - Tabi yaparsınız evladim, çay demleniyorken, boş durmayım dedim, sadece o kadar.. siz işinize bakın..
    Boyun eğip, "sağol, amca bey", dediğimi o elektrik süpürgesinin, çamurları içine çekerken çıkardığı seslerden duymuyordu bile.

    Geri aşağı katda, marangoz ben gelene kadar agaçları kesmeye baslamıştı bile. Yalniz, ortaya çıkacak gibi görünen nesne benim düşündügüm, sabah uzun uzun üzerinde konuştuğumuz sedire pek benzemiyordu..
    - Su çizimin üzerinden bir kere daha gidelim diye teklif ettim marangoza.. Elindeki testereyi bırakıp, bana doğru uzunca baktı. Bu bakışın manasi açıktı, "işime karişma"! iyi de, anlaşılmadı ise açiklamam lazım dı, değil mi? Tahtaları elime alıp, yapmamız gerekeni görselleştirmeye calıştım.. Marangozun gözleri fırıldıyordu.. Galiba adamı kaybediyorum diye düşünürken, adamin,
    - Bir Pazar günü, böyle şeylerle uğraşmak zorunda değilim sözleri kuşkumu doğruladı. Alet kemerini belinden yavaşca çıkardı, ve yakında duran torbasının içine yerleştirdikten sonra doğrulup bana uzunca baktı.. Tamam, bildiğin gibi yap dememi bekliyordu.

    - Haklısın dedim, bir Pazar günü bunları yapmak zorunda değilsin..

    Geri masaya yürüdü ve elektrik testerisini de aldi ve onu da torbasının içine yerleştirdi, torbasını kapattı ve çat kapı çıktı. Yapacak bir şey yoktu; işıkları söndürüp, asağı katı kapatacaktım. Başlamak bilmeyen, köy odası yapımı yine ertelenmişti. Herneyse, zaten benimde bilgisayarda yapacak bir sürü işim vardı.. Onlara zaman ayırabilecektim şimdi. Üçüncü katda olan Türkevé doğru yönümü çevirmişken, girişte amca beye rastladım, elinde çöp torbaları ile dışarı doğru çıkmak üzereydi,
    - Ha evladım, çıkmadan seni gördügüme sevindim dedi
    - Kusura bakma amca bey senin ile de ilgilenemedim.. şimdi oturup bir çay içebiliriz
    - Maalesef evladım, gitmem lazım. Ama sen otur iç, çay hazır yukarıda.

    Amca bey, çöp torbalarını yere koyup iki eliyle beraber, elimi sıktı.. Yüzünde büyük bir gülümseme, ve sımsıcacık içten bir tokalaşmayla

    - Allah işini kolay etsin, evladım dedi, çöp torbalarını eline geri aldı ve çıktı.

    Adamı. ardından hayretler içinde avlunun öbür tarafında bulunan çöp tenekelerine ve sonra da avludan dışarı yürürken seyrettim. Giriş sanki, halıyı düşediğimiz ilk gün gibiydi; tertemiz. Merdivenler de çamurdan eser olmadığı gibi bir toz tanesi bile görünmüyordu. Mutfakta, çay suyu hafiften kaynıyor, temiz bir bardak masada, altlığın üstünde, içinde bir kaşıkla beni bekliyordu. Mutfağın her tarafı ışıl, ışıldı.

    Bir pazar sabahı daha geride kalmiş, öğlen sonrası olmuştu. Güneş ışınları, bulutları ve sisi eritmiş, Boston'un üzerine ışıldamaya başlamıştı. Işınların bir kısmı cam kapı ve pencerelerden Türkevín içine sızıyordu. Ve ben, yorgunluk çayımı yudumlarken, bu sıcaklığı öylesine hissediyordum ki.. bilgisayarimin başina otururken içimden sadece bir cümle geçiyordu..

    Ben sana minnettar değil, kurban olurum be amca bey...

    Türkev, Boston
    5 Subat, 2006 15:28

    Bölüm IV: Birlige dair Söz ve Şiirler



    Bir Umut Daha Var

    Hava soğuk, donuyor
    Sanki dışarda kış, Sarıkamış’a kar yağıyor
    Gün bitmiş, karanlık çöküyor
    İçimde bir eziklik, özüm, ruhumun içinde boğuluyor.

    Odam daralmış, dünya üstüme-üstüme geliyor
    Köşeye sıkışmışım, korkular içimi kemiriyor
    Akıl tıkanmış, her çıkış yolunu kapatıyor
    Kalb zincire vurulmuş, sanki ezraili bekliyor.

    Alo! Kimse yok mu orda (?) diye soluk bir ses çıkıyor
    İki kulağımın arasında yankılanmış, kimse duymuyor
    Simseğe dönmüş, geri bende, içimde bana çakıyor
    Sesim sessizliğin içinde boğulmuş, yüreğim alev-alev yanıyor.

    Nerde Benim aslanlarım, dev gücünde
    Devlerim vardı her biri bir diğerinden yüce.
    Yoksa, yoksa?.. Onlar da mı sıkıstırılmıs ayrı ayrı herbiri bir köşeye
    Doru atları ellere koşulmuş, kamçılar sırtında yiğitlerin şaklıyor bu gece?


    Kargalar, kartal olmuş uçuyor
    Kurtlar inlerinde küs, bozkırlara inmiyor
    Sessizlik hakim, kim hangi sonlara karar kılıyor?
    Adalet kurban edilmiş, bir ipin ucunda sallanıyor!

    Parça-parça mı olacaktı kalbim benim,
    Elim koluma saldıracak, parmaklarım gözlerimi oyacak
    İçimde bir fitne, beni bana duşman kılacak
    Nerde benim aklıselim, aksakallı özbeylerim?

    Vucudum donuk, her bir yanım yanıyor
    Gözlerimden akan her damla bir ok, geri içime saplanıyor
    Ne çare bu haline, ulu Tanrı dahi eğilmiş sorguluyor
    Yüreğim bölük-pörçük, her bir parçam her bir parçasını alevlere atıyor.

    Kalan gücümü bir bulsam, bir haykırsam,
    Bir parçamla diğerini, önce kendi içimde toparlasam
    Devlerle kurtlar yanyana bir yeşil ovada
    Yağız atlar sulanmış, kartallar yiğitlerin omuzlarında ..


    Ya Allah, ya Allah adıyla deyip, dirilsek son bir kere daha
    Yürekler sımsıkı, kollar kenetlenmiş kollara
    Gözler dikilmiş ufukta dizili çetin yollara
    Yürüsek her boydan, kucaklaşmak için Allahuekber dağlarında

    Kıvılcımlar aleve döndü, parlıyor güneş gücüyle
    Yok mu sesimi duyan, karanlıklar çekildi, şafak sökmekte
    Son iki asrın acı kabusu idi bu gece
    Dişisiyle, eriyle gelin BirDev olalım, beraber, hep birlikte ..
    1 Ocak 2007


    Göç
    Ver elini kardeş
    Varalım doruklara
    Olalım bir eş
    Yüklü bulutlara
    Süzülüp
    Türkellerinden Türkistan’a
    Serpilelim
    TürkBirDev topraklarına
    29 Ekim 2007


    Birliğe Doğru


    GeçmişiMiz Orhun'da kazınmış taşlara,

    KanıMız karışmış ter ve göz yaşlarına

    Dalga-dalga yayılıp,

    Hayat bulmuş, dolaşıyor damarlarıMızda.

    Güneş hücrelere sızıyor,
    Canlar baştan diriliyor.
    Haydi yiğidim, toplan yiğidim
    Birliğe yeni bir sefer başlıyor!

    Gönüllerde sevgi, içimizde ilim,
    Kilitlenmiş hedefe gözler; koşar adım ilerleyelim
    Her yerde hep beraber,
    Aklıselim aksakallı beylerim..


    Köprüler kurulsun üstüne engellerin,

    Sürsün gelsin elçileri yedi devletin.

    Ellerde kalem, kucaklar açık

    Kardeş kardeşe masada yer versin.
    23 Ocak 2008



    Türk Birliği düşüncesi devrimci, yenilikçi, mücadeleci, iddialı ve haklı bir düşüncedir. Oyleyse insanlık için gereklidir, Türklük için gereklidir, Türkler için gereklidir, yapılmalıdır."

    Dr. Armagan Buker


    "Size Halide Edip'in İzmir'in işgaline muteakip İstanbul Sultanahmet mitinginde bir lafı ile cevap vereceğim; " Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır" Kısaca, TÜRKBİRDEV için daha gecenin en karanlığı olmamış veya olmuş da bizler derin uykumuzda bunun farkında değiliz."

    Emin Altuğ Turan"

    TürkBirDev'i yarınlarımızın onurunu ve gururunu yüceltecek, Türk milletini her alanda hak ettiği konuma getirecek bir ülkü olarak görüyorum. İşte bu ülkü varya o benim gönlümün meleği.... "
    Recep Kurt



    "TurkBirDev dusuncesi sadece bir kisim kisi, dernek, kurum ve/ya partiye ait bir dusunce degildir. Bu dusunce butunu ile Turk milletinin dusuncesi ve ulkusudur. Bu kutsal dusunceye her Turk'un ve Turk kuruluslarinin sarilmasi kacinilmazdir."
    Sefer Ozdemir


    Bölüm V: Soru ve Yanitlar


















    Soru: Sevgili kardeşim,
    Birakın bu rüya alemini artık lütfen......!
    Türkiye'de Demokrasiyi gerçekleştirdik,mukeddesata sahip çıktık, dışa bağımlılıktan kurtulduk, İnsanı esas alan hukukun üstünlüğünü hayata geçiren anayasayı gerçekleştirdik te, sıra Dünyadaki Türk Birliğine mi kaldı..............?

    Saygılarımla,"
    Münir Kebir


    Yanıt:Türk Birliği Türkiye’de yapılması gerekenlere bir engel midir, yoksa Türkiye nin durumunu da düzeltebilecek, kaynaklarını işletebilecek, dışa karşı bağımlılığı durdurabilecek bir mekanizma mıdır?

    http://groups.yahoo.com/group/TurkBirDev/ ana sayfasina girdiğinizde, www.turkbirdev.org ve www.turkbirdev.info ağellerini incelediğinizde Türk Birliğinin AB için çok daha iyi bir seçenek olduğunu aciklayan çeşitli yazılar göreceksiniz. Bu birlik içinde Türkiye daha da gelişmiş bir ülke olabilecektir.

    TB sadece bir rüya değildir, kaldıki her şey bir rüya ile başlar. Rüya edilemeyen hiç bir sey gerçek olmamıştır. Oysaki, rüya edebiliyorsanız, gerçekleştirebileceksiniz demektir. Ol deyince, (çalışmakla) oluyor!

    Bir diğer düşünmeniz gereken husus da şu, Eğer AB ki değişik dil ve kültürleri olan ülkeler bir birlik kurabiliyorsa, Eğer Afrika ki yine değişik dilleri ve kültürleri olan bir kitada (3üncü Dünya ülkeleri dediğimiz) Afrikalilar bir Afrika Birliği kurabiliyorsa, Araplar aralarında bir Arap Birliği kurabiliyorsa, Türklerin eksiği nedir ki Türkler aralarında bir Türk Birliği kuramasinlar?? Diğer ülkeler birlik kurmaktan yararlanabilmişlerse, bizler nasıl olurda bir Türk Birliğinden yararlanamayiz?

    Oguz boylarindan, Kayı Beyi Osman Bey dahi imparatorluğunun kurulmasını ve büyümesini, Türk boylarının Birliği ile sağlayabilmiştir. (Osmanli tarihinin kuruluşuna bakınız). Hun imparatoru Atilla Romalılara karşı direnebilmek için önce yönünü doğuya çevirmiş, tüm Türk Boylarını ayni bayrak altında toplamış ve bir güç Birliği ortaya çıkarmıştır. Parçalanacak kadar zayıf düşmemek ve güçlü kalabilmek için birlik ve beraberlik şartdır. Türkiye bugün parcalanma tehlikesi ile karsi karsiyadir. Yazınızda değindiğiniz sorunlar ve diğer bir çok sorun daha güçlu olmakla giderilebilir. Bu güç de yine birlikten doğacaktır.

    Mehmet II tahta ikinci defa geldiğinde, Bizans’ın ortaya çıkardığı iç karmaşalar ve diğer iç sorunlarla kendisini uğraşır bulmuşken, bir "rüya"yı gerçekleştirmek için tüm ülkeyi seferberliğe yönlendirebilmiş ve İstanbul’u alarak bu rüyayı gerçeklestirebilmiştir. Fatih Sultan Mehmet bu "rüyasının" peşinde ilerlerken, iç sorunlarinda bir yan fayda olarak yok olduğunu söylemekte yarar olabilir.

    Türk Birliği olacak.. Bu rüyayı beraber gerçekleştirecek, yararlarini da beraber göreceğiz.
    BaşarılarıMızın devamı dileğimle.


    Soru: TürkBirDev ırkcılık mı gütmektedir?

    Yanıt: Ortada ne fasiştlik ne de ırkçılık vardır.. TürkBirDev olarak vatanın geleceği için en iyi olabilecek tezler üretmeye çalışıyoruz. Türk Birlesik Devletleri (TürkBirDev-TBD), Avrupa Birliğine bir seçenek olarak sunulmuştur ve http://groups.yahoo.com/group/turkbirdev/ ağelinde, daha iyi bir seçenekolduğuna dair iddialar vardır. Bu iddia ve düşüncelerden hangileri ırkçılık oluyor? Böyle bir birlik, AB’ şeklinde ama kendimize özgü ekonomi ve askeri dayanışma ve ortaklık üzerine tasarlanmiştir. Yoksa ben mi yanlış okuyorum.. Veya siz mi hiç okumadan, kalıplaşmış 1970lerin sözlerine takıldınız?

    BaşarılarıMızın devami dileğimle,


    Soru: "Sefer bey, sevgi ve saygılarımı ileterek acizane birkaç şey söylemek istedim. Malesef şu anda ülkemizin işgal altında olduğunu düşünüyorum. Ne yargımız bağımsız ne ekonomimiz. Vatanseverler fişlenmiş. sindirilmiş. yolsuzluk almış başını götürüyor. Anti emparyalist bir tane siyasi oluşum yok. İnsanlarımız gruplaştırılmış. Oynanan oyunlar açık seçik görünmekte. Ama çözüm bence şu aşamada siyasetten beğenmesek te eleştirsek te geçmekte. Ben öncelikle bu oluşuma veya oluşumlara kendini adamış kimseleri tanımamız gerektiğini düşünüyorum. Yani sizler kimlersiniz? Daha önceki siyasi görüşleriniz çalışmalarınız varsa makaleriniz kitaplarınız paylaşmak birbirimizi tanımak gerektiğini düşünüyorum. Aylık kitapçık basmanız gerekli bence aylık üye oluruz seve seve mevzubahis vatan ise. Yoğun çalışma temposunda olduğumuzdan daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlarız. Ama maalesef çok zor işiniz ve işimiz. Maalesef öyle. Saygılar iletiyorum başarılar. Zeki "

    Merhaba,
    Düşüncelerimizi, calışmalarımızı ve görüşlerimizi içinde topladığımız "TürkBirDev Sah ve Mat - Tüm Oyunları Bozan bir Hamle" adında bir tanıtım kitabımız ve CD/DVD
    miz vardır. Bunlar ücretsiz olarak TBD’den tedarik edilebilir.

    TürkBirDev ile ilgilenen ve TBD'ye gönül veren arkadaşlarımızı ve düşüncelerini tanımak, tanıtmak ve davanın yayılmasında yardımcı olmak için aylık bir dergi/kitapçık çıkartılması konusunda çok haklısınız. Dediğiniz gibi işlerin yoğunluğu nedeni ile şimdilik http://www.turkbirdev.org/, turkbirdev@yahoogroups.com ve turkbirdev@googlegroups.com öbeklerimizde yazmakla yetiniyoruz. Konumuz ile doğrudan ilgili ileti gönderen arkadaşlarımızın değerli düşüncelerinin, bilimsel tespit ve yazılarının bir kitapcığa dönüştürülüp aylık olarak dağıtılmasının yararlı olacağı düşüncesine katılıyorum. Bunu bizlerin yapabilmesi için ekibimize başka arkadaşlarımızın katılmasını beklememiz gerekecek VEYA şimdiden imkanı olan her arkadaşımız site ve öbeklerimizdeki yazı ve resimleri derleyip kitapcık haline getirerek etrafına ve önemli bulduğu yerlere dağıtabilir.

    Yazınızda vurguladığınız sorunlar ve zorluklar dava güderken ister-istemez ortaya çıkacak, bazı insanlarımız haksızlık ve aksiliklerle uğraşmak zorunda bırakılacaklardır. Bunlar dava gütmenin doğal bir getirisidir. Tabiki tedbirli olunmalı, aramızdaki bilgi akışı ve iletişim güçlendirilmeli fakat hiç bir zaman yılmamalı, yıldırılmamalı ve karşı tarafın zülmünü reklam ederek onlara alet olmamalıyız.

    Karşı taraf/lar her zaman için kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceği için korkutma ve sindirme operasyonu güdeceklerdir. Karşı tarafın üzerimizde yaptıkları veya yapabilecekleri ihtimali olan kötülükleri ilan edersek onların korkutma ve sindirme kampanyalarına kendimizi alet etmiş oluruz. Bunun içindir ki, her zaman ve her şeye rağmen moral bozgunluğuna neden vermeden kendi milli çıkarlarımız doğrultusunda ilerlemeye devam etmeliyiz.

    Bizansın son kalelerinin ele geçirilmesinde büyük rol oynayan Ulubatlı Hasan'ı düşünün; ok yağmuruna ve etrafında oklara hedef olup düşen şehitlere aldırmaksızın bir elinde bayrağımız, diğer elinde bir kılıç ile ilerleyen ve ölümsüzlüğe ulaşan o kahramanı .. Savaşın bütün dehşetiyle ilerlediği anlarda, karşı tarafın ordumuz üzerinde verdiği zaiyatları gören ama savaşı kazanana dek gece gündüz savaşmayı emreden 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet'i .. 250 bin mehmetçiğin sehit olduğu ve bir ulusun yeniden doğduğu Çanakkale muharebelerini.. 7 düvele karşı, onların etrafa saldığı sindirme ve korku kampanyalarına ve modern makineleri ile saçtıkları ölüme rağmen, verilen ve kazanılan kurtuluş savaşını düşünün...

    Bunları biz kazandık çünkü milli görevlerini yerine getirmeyi kutsal bir gereklilik olarak gören atalarımız karşı tarafın propaganda ve taktiklerine rağmen, kendilerine öz taktik ve propagandalar geliştirerek adım adım, yılmadan ilerlediler.

    Karşı taraf/lar kendi kişisel ve/ya milli çıkarları doğrultusunda hareket edip herşeyi deneyerek kazanmaya calışacaktır ki bu doğaldır. Bizim görevimiz de herşeye rağmen, onların propagandalarına aldırmadan, korkutma ve sindirme propagandalarının yayılmasına (bilerek veya bilmeyerek) alet olmadan kendi milli çıkarlarımız için uğraşımıza devam etmek ve hedefimize ulaşmaktır ve bu da bizim için doğal ve vaz geçilmezdir.

    Ulaşacağımıza kuşkusuz bir şekilde inandığım gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği için çalışmalarımızın ve

    BaşarılarıMızın devamı dileğimle,


    Soru: Siyasi bir partide resmi olarak görevli iken, TürkBirDev temsilcisi olmak?

    Yanıt: Herhangi bir partiden olmak ve / veya parti desteklemek hiç bir sorun değildir, fakat bir siyasi parti içinde resmi olarak görevli iken, TürkBirDev gibi "siyaset üstü" bir oluşumun temsilciliğini üstlenmek sorun yaratır. Bir parti görevlisinin kuracağı TürkBirDev temsilciliği o parti tarafından kurulan ve yürütülen bir örgüt olarak algılanacak, ismi TürkBirDev dahi olsa o partiye mal edilecektir...

    Böyle bir durum, adı geçen parti için kısa dönemde bir yarar sağlayabilir ama uzun vadede hem partinin kendisi hemde hepimizin ortak paydası ve varmak istediğimiz nihai hedef olan, Türk Birliği oluşumu zarara uğrar. Dolayısı ile siyasi bir partide görevli bir kişi, görevi süresince TBD kadrolarında resmi görev alamaz. Yalnız TBD’ye gönülden inanan bir üye sıfatıyla görevli olduğu partinin TürkBirDev düşüncesini gütmesinde önayak olarak muazzam bir başarıya imza atmış olur.

    BasarılarıMızın devamı dileğimle,


    Soru: "merheba bey, sizin turk birliginin baresinde yazdiginizlarin hepsi dogru ve metindir, ama benim sizden bir sorum var : ben bir turkem ama iranda yashayiram, iranin guneyinde olan fars bolgesinde yashayiram, ben kashkay elindenem ve kashkay elinin hepsi orda yashayirlar ve turk sinirlarindan uzak dushmushler,sizin buyurduyunuz "turk birligi " projesinin nersindedir bizim yerimiz? yani bu projede biz ve bizim gibi turklerin baresinde de hich fikirleshmisiniz mi? bizim de bu projede yerimiz varmi ya yok?saygilarimla.kashkayli"

    Merhaba Kashkaylı kardeşim,

    Bu güzel soruyu yanitlamaya başlamadan önce şunu belirtmeliyim ki, sizin yeriniz ilk ve her zaman için kalbimizdedir.

    Yaşadığınız ve vatandaşı olduğunuz ülkenin sınırları içinde refah ve huzurla, İnsan Hakları Temel İkelerinde belirtilen bütün hak ve hukukdan yararlanarak hayat sürdürmeniz en doğal isteğiniz olmalıdır. Yaşadığınız ülkede en iyi eğitimi almayı, en yüksek mertebelere ulaşmayı her Türk kendisine bir amaç edinmelidir. Böylelikle, vatandaşı olduğunuz ülkede haklarınızı alabilmek ve bu hakları koruyabilmek için özellikle bilim, ticaret, ordu ve siyasetde söz sahibi bir topluluk olarak ortaya çıkmayı başarabilmelisiniz.

    Ben inanıyorum ki, TBD'nin gerçeklesmesinden kısa bir süre sonra, 2020lerde İran Cumhuriyeti'de TBD'ye üyelik için başvuran ülkeler arasinda olacaktır. Çünkü, bu zaman içinde İran'da yaşayan Türkler çalışkanlıkları ve becerileri ile İran yönetiminde yenibaştan söz sahibi olmayı başaracaklar ve tüm ülkeyi bütünü ile TBD'nin kendilerine getireceği yararlar konusunda ikna edebileceklerdir.

    İran bügün bir ülke olarak devamlı bir şekilde savaş, işgal ve bölünme tehditi, uluslararasi baskı ve dışlanması ile karşı karşıyadır. TBD üyeliği, bir çok yararların en başında İran Cumhuriyeti'ne ve halkina huzur ve güven getirecektir. İran da aynı şekilde, bağımsız bir üye ülke olarak TBD'ye büyük faydalar sağlıyacaktır. Bunların en başında geleni, orta Asya Cumhuriyetleri ile olan toprak bağımızı tamamlayabilmesidir. Dolayisi ile İran ile ilişkilerimizi ve ortaklığımızı en iyi düzeye getirmek TBD için cok önem taşımaktadır. Bunu gerçekleştirebilecek kişiler de orada yaşayan, İran'in bölünmez bir parçası olan ve millet olarak nüfus coğunluğunu teşkil eden Türklerdir. Ve siz Kashkaylı kardeşim bu önemli görevi üstlenecek milyonlarca İran Türklerinden birisisiniz. Bundan dolayıdır ki sizin TBD içinde yer ve öneminiz büyüktür.

    Size en derin sevgilerimi gönderiyor ve

    BaşarılarıMızın devamını diliyorum.

    Soru: 12 Aralık 2008 Cuma 22:13 tarihinde Cem TAŞTAN yazdı: Cok uzun bir süredir üyeyim ve her yazıyı dikkatle takip etmeye çalışıyorum. Hem yetkililere hemde üyelerimize bir sorum var. Birlik ve beraberlik elbette güzel ama müslüman olmayan türkler hakkında genelde ne düşünülüyor merak ediyorum, bu birliktelik de onların da olması için bir çaba harcanacakmıdır?tekrar sevgilerimle,

    Değerli kardeşim Cem TAŞTAN,
    Yazınızı okudum. Bir üye olarak bu husustaki şahsi fikrimi sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.
    Özü bırakıp, ayrıntılarla uğraşmak bize zaman kaybettirir. Türk kelimesinden ürkenler, İslam kelimesinden korkanlar, "Türk ve İslam" kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılanlar vardır ve olacaktır. Türk dünyası’nın birliğinden ve bütünlügünden söz ettiğimiz zaman gıpte ve hatta hasetle bakanlar, sabote etmek için beyinlere vürüs bulaştırmak isteyenler olacaktır.
    Halk cahil bırakılarak, popstar yarışmalarıyla oyalanarak, gençlik ihmal edilerek, aydınlarımız kültür ve medeniyetimize yabancılaştırılarak, Türk milleti islamdan uzaklaştırılmak, parçalara bölünmek, yozlaştırılmak yabancılaştırılmak ve geri bırakılmak istenmektedir. Bunlari başarabilmek için işbirlikçi kuklalarda bulabilmekteler. Hal böyleyken bile bir Türk tüm ırklara ve tüm semavi dinlere karşı saygılıdır.

    Bilgi ve sevgi paylaşıldıkca çoğalan ve fayda veren iki güzel haslettir. özden uzaklaşmadan kötü emeli olanlara fırsat vermeden samimi ve içten bir şekilde bilgi paylaşımına devam edecegiz. Türk Birleşik Devletleri dendiğine göre müslüman olsun olmasın tümünün katılımını kapsamaktadır diye düşünüyorum.

    TürkBirDev gibi yüce ve şerefli bir davaya hizmet etmek ve uğrunda birbirimizi bilgilendirmek, bu ülküye gönül veren sıfatı ne olursa olsun herkes için faydalı olacağına inanıyorum.

    Herkese selam ve saygılarımla.
    Tüm güzellikler yoldaşınız olsun.Recep Kurt, ferecik@gmail.com


    Soru: Neden Avrasya Birliği düşünülmüyor da Türk Birliği çok merak ediyorum? Açıklama getirirseniz çok sevinirim.

    “NEDEN AVRASYA BİRLİĞİ DÜŞÜNÜLYOR..?”
    sorusuna yanıt, neden Avrupa Birliği veya Arap Birliği değil (?) sorularina olan yanit ile aynıdır.
    Birlik olma taraftarı bir kişi olarak, bu birliklerin hiç birisine karşi değilim. Benim karşı olduğum, bizlerin bu birliklere bilinçsiz bir şekilde, millet adına bir grup iç ve dış güçlerin güdümünde girme çabasıdır. Hiç bir kimse, Türkiye’yi sokmak istedikleri birliklerin getiri ve götürüleri hakkında kalkipta açik ve net bir şekilde halkımızı olması gerektiği gibi bilgilendirmiyor inancındayım. Birlik bir ortaklıktır, öncelikli olarak bunu açıkca belirtmek lazim. Herkes takdir eder ki en iyi ortaklık eşit şartlar altında birbirleri ile uyumlu, aynı değerleri paylaşan kişi ve/ya kurumlarla gerçekleşendir.

    Biz Türkiye olarak, veya Türk devletlerinin her hangi bir ülkesi olarak bu eşit şartları, uyumu ve aynı değerleri hangi birlik içerisinde bulabiliriz?

    AB içinde mi? Sevr antlaşmasiı* ile Türkiye’yi tasfiye etmeye calışmış ve hala aynı mantığı güden İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin başı çektiği “Hiristiyanlar klübü” içinde ne kadar, hangi ve kimin hak ve hukuku çerçevesinde bir eşitlik sağlanacaktır? Onların Sevr ile dayattıkları maddeleri yavaş yavaş da olsa kabul etmeden bu birliğe girmek acaba ne kadar mümkün olacaktır?

    Arap Birliği içinde mi? Bildiğiniz gibi pek etkin olmayan bu birlik gerçekte başka devletlerin güdümüdedir. Birinci dünya savaşı ve öncesinde Osmanlı’dan koparılarak işgal edilmiş olan Arap toprakları, kabullenmesi zor olsa da, hala İngiltere, ABD ve Fransa’nın işgali altindadır. Bu galip devletlerin siyaseti doğrultusunda hareket etmeyen Arap devleti ve/ya “başkanı/kralı”na neler olacağını Irak ve Saddam örneginde görmüş bulunuyoruz.

    Türkiye’nin ve/ya diğer bağımsız Türk devletlerinden herhangi bir tanesinin yeri Avrasya Birliği içinde ne kadar farklı olacaktır? Rusya’nın “arka bahçesi” olmaktan hangi Türk devleti kurtulabilecektir? Avraysa Birliğine bağımsız Türk devletlerinin hepside girse, her birisi SSCB zamanında yaşandığı gibi Rusya’nin güdümünde ve egemenliği altinda olmayacak midir? Burada ortaklıgın gerektirdigi eşitliği, uyumu ve aynı dahi olmazsa da benzer değerleri bulmak nasıl ve ne kadar mümkündür? Daha da önemlisi Avrasya Birliği düşüncesinin öncüsü olarak bilinen Alexander Dugin ve bu düşünceyi gerçekleştirmek için çaba sarfeden Putin’nin Türkiye ve diğer Türk devletleri için biçtikleri rolün gerçekte ne olduğunu biliyor muyuz? (Bu konuda www.turbirdev.info/soru_ve bağlantısına biraynısını aldığım Hülki Cevizoğlu yazısı sizlere bir fikir verebilir. Bir Bolşevik milliyetcisi olarak da bilinen Dugin hakkında daha ayrıntılı bilgi için: http://www.nationmaster.com/encyclopedia/Alexander-Dugin )

    Evet, küçülen dünyamızda bütün dünya devletleriyle, varolan ve/ya ileride gerçekleşecek diğer birliklerle iyi ilişkiler kurmamızın ve bazıları ile milli çikarlarımız doğrultusunda ortaklıklar oluşturmamızın gerekliliği kaçınılmazdır. Bu birlikler ile eşit şartlar altında, onurlu ve kalıcı ortaklık istiyorsak öncelikli olarak biz kendi içimizde kendi birliğimizi kurarak, Okan kardeşimizin de yanıtında* vurguladığı gibi, elimizi güçlendirmeliyiz. Bügün için, Türkiye dahil olmak üzere hiç bir Türk devleti kendi başına eşit şartları oluşturabilecek, birliklerin başını çeken büyük devletlerle rekabet edebilecek güçte değildir
    .
    Tarihimize baktığımızda büyük devletler kurabilmemizin ve dünya’da saygın bir yer alabilmemizin altında yatan da hep öncelikli olarak kendi aramizda, kendi birliğimizi gerçeklestirebilmemiz olmuştur. Ve yine bügün, AB, Arap Birliği ve/ya Avrasya Birliğine girmeyi düşünmeden önce gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasında gerçekleştirilebilir olan kendi birliğimizi kurmak en mantıklı bir hareket değil midir?

    Tanıtım videomuzu* seyrettiğinizde önümüzdeki 10 yıl içinde, Türk Birliğinin kurulamadığı bir cografya’da dünyanın iki kutba ayrılacağı öngörülmektedir. Türkiye, Alexander Dugin ve Putin’e göre “Avrasya” kutbunda yer almalıdır. Öbür tarafta AB ve ABD’nin bizlerden dayatması da onların yanında, soğuk savaş dönemlerinde olduğu gibi olası “Avrasya ittifakina” karşı bir kalkan görevini üstlenmektir.

    Dünyanın güçlü devlet ve birlikleri kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda hareket ederek kendilerine göre Türkiye (ve diğer Türk devletleri )için bir takım roller biçmişlerdir. Ben, kendi halklarının çıkarlarını ön plana koyan bu devletleri kınamıyorum; onlar, kendileri için doğru olanı yaparken, bizim için doğru olan nedir sorusuna, gözümüzün önünde duran çözümü görmek istemeyen ve hatta gösterildiğinde, basit bir mantik yürütmeden inkar edenlerimizin olmasina üzülüyorum.

    .. Ama ne mutlu bize ki, görebilenler ve inanlar arasında gereken fedakarlığı yapıp, TB’nin gerçekleşmesi için, bizi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çabalayanlardan daha çok, canla-başla çalışanlarımızın ve onlara katılan insanlarımızın sayısı bir çığ gibi büyümektedir.
    A.B.lerin her üç (3)'ünden ziyade (Avrupa Birliği, Arap Birliği, Avrasya Birliği) neden Türk Birliği ilk akla gelen cözüm değil (?) sorusuna olumlu yanıt veremeyenlere benim sorum;
    Türkiye’ye, AB ve/ya ABD’ye bağımlı bir kalkan rolünü mü, yoksa “Avrasya Birliği” içinde Batı’ya karşı kullanıcak bir piyon rolünü mü layik görüyorsunuz?

    Doğru yolun TB yolu olduğuna inanmanız, digğerlerini de inandırmanız ve bu yolda

    Üstün başarılarıMızın devamı dileğimle.

    * Sevr Antlaşması: http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Sevr_AntlaÅŸması
    * Okan kardeşimizin yanıtı: http://groups.yahoo.com/group/TurkBirDev/message/10320
    * Tanıtım Videomuz: http://video.google.com/videoplay?docid=-680042511743914144&hl=en


    Soru: "Neden 7+1 oldu! Ne anlama geliyor?"

    Öncelikle, zaten 7+1 idi, değişen bir şey olmadı. +1, imgemizde TürkBirDev yazısı altında bulunan bayraklarımıza baktıgınızda 7 devletimizin bayraklarının en sağında gördüğünüz beyaz/boş bayraktır ve bu bayrak beyaz/boş bir yıldız olarak hilalin kucakladığı yıldızların en ucunda da yer almaktadır.

    Bu bayrağın beyaz/boş olmasında iki mana vardır;
    1- TürkBirDev olarak barış için variz.
    2- TürkBirDev Topluluğuna katılmak isteyen diğer bagımsız ve/ya ileride bağımsızlıklarını kazanacak ve kendi hür iradeleri ile üyelik için başvuru yapacak devletler için kucağımız açık ve yerimiz hazırdır.

    BaşarılarıMızın devamı dileğimle,


    Soru: bu gün filisdinli kardeşlerimize soykırım yapılıyo ve bütün müslüman devletleri sadece izlemekle yetiniyolar nasıl kardeşlik bu nasıl müslümanlık buna dur deme zamanı ne zaman gelecek? elman mustafayev

    Sevgili Kardesim,

    Son 200 yıldır bizlere karşı uygulanan katliamlara, haksızlıklara "DUR" diyebilmek için "dur" sözümüzün arkasında durabileceğimiz bir güce sahip olunmalıdır. Aksi takdirde, ne kadar "dur" denilse de, o sesi işiten, önem veren hiçbir devlet veya kişi olmaz. Kendi devlet adamlarımızın uluslararası yaptırımlarda elleri ve kollari bağlıdır; ne kadar isteseler de kinamaktan öte yapabilecekleri bir şey yoktur.Bundan dolayıdır ki, öncelikli olarak gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasinda gerçekleştirilebilir olan TürkBirDev varlığı için mücadele edilmeli, TBD başarılmalı ve devlet adamlarımızın elleri güçlendirilmelidir. Ancak o zaman milli çıkarlarımızı koruyabilecek güce, dünyada sözümüzün geçtiği bir konuma ulaşmiş olacağız.

    TürkBirDev için ciddi bir şekilde çalışılması gerekliliği ve aciliyeti bir kere daha görülmektedir. Türk Birliğini kurma çalışmalarını sürdürmek, Türk milletinin geleceği için vaz geçilmez bir görevdir. Bu görevi vatan borcu bilen ve böyle inanan her Türk'ün TB'nin gerçekleşmesi yolunda az veya çok, tek başına veya ekip olarak, sivil toplum kuruluş üyesi veya devlet görevlisi olarak yapabilecekleri vardir. Yapabileceklerinizi, fiile dönüştürme zamanı bu an ve bu gün olduğunu idrak edip, kollari sivamaniz ve,

    2009 yılının bizlere başarıyla gelecek, bir barış yılı olması dileğimle,



    Soru: TürkBirDev videosunda bir çok lider varken Alparslan TÜRKEŞ ' i gözlerim aradı. Nihat Atsız Hocayı, Ziya Gökalp 'i ve bu yolda Türkçü ve Turancılıkla yargılanan insanları teğet geçmişsiniz. Öncelikle bir oluşumda bence yoksa yoklardan biri ahde vefadır.. .bu vefa örneğini sergilerseniz ve o insanlarında ismine yer verirseniz daha iyi neticeler doğuracağı kanattindeyim. Çünkü bir yere ev bile yapsanız zemininden başlanır sonra diğer katlar çıkılır. Şu anki verdiğiniz izlenim.evin temeli yok üçüncü dördüncü katlara çıkıyorsunuz.

    Öncelikle TürkBirDev videosunu seyrettiğiniz ve düşüncelerinizi benimle paylaştığınız için candan teşekkürler. Bu yazdiklarinizi ve endişenizi çok iyi anlıyorum.

    Muhakkakki Türk Birliği düşüncesi yeni değildir; biz Türklerin 1000 yıllık sevdasıdır bu. Hala bizler bu düşünceye büyük bir aşkla sarılıyorsak önderlerimizin ve düşünce adamlarımızın değerli calışmaları, inanılmaz ve unutulamaz fedekarlıkları sayesindedir. Videoyoda Atatürk'ün olmadığına da dikkat etmişsinizdir. Bunun nedeni, Türk Birliği tarihini anlatmaktan ziyade, bugünki koşullar altında gerekli ve gerçekleştirilebilir bir birliğin altını çizmektir. Bu birliği gerçeklestirecek kişiler de videoyonun yapıldığı 2007 tarihi itibari ile sahnede olan siyasetçilerimiz, devlet adamlarımız ve halkımız olduğu için bunların üzerinde odaklanılmıştır.
    Yani, atalarimizin inşaa etmis oldugu 7 katli bir binanin varliği ve kimlerin bu muhteşem yapıya ne derecede katkısı olduğu artık bilinmektedir. Burada amaç yeni bir bina inşaa etmekten ziyade, varolan binamızın katlarını birbirine açıp, merdiven ve asansör ekleyerek daha iyi calışır ve işlev görür hale getirmektir. TurkBirDev, kat sahiplerini yani yetkili devlet adamlarımızı masa etrafında toplayıp bu gereklilik doğrultusunda bir ortaklık anlaşması düzenlemelerini, müzakere etmelerini ve imzalamalarını saglamakta için çalışmaktadır.


    Soru: Sefer Bey kime hizmet ettiğinizi bilmek istiyorum? türk girişimciler odası tanıtılırken pastanın üzerinde türk ve amerikan bayrağı var.

    Benim kime hizmet ettiğimi görebilmek için kitapda, ağellerinde ve öbeklerimizde yazdıklarıma bakmak yeterlidir. Ayrıca, TürKev’de hedef kitlemizin sadece Türkler olması, ÇoYder’de kendi çocuklarımızın daha iyi bir eğitim alabilmeleri ve yaşam düzeylerini yükseltmeleri amacıyla yer ve olanaklar sağlanması da yine milletime hizmet verdiğimi gösteren yeterli bir delildir diye düşünüyorum. Ben kendi özimkanlarımla okudum ve yine kendi imkanlarımla olduğum yerdeyim; milletim ve devletimden başka hiç bir kimseye veya kuruma borçlu değilim. Bu acizane çalışmalarım da vatan bildiğim topraklarıma sahip çıkan, koruyan ve olanakları dahilinde yücelten milletime ve devletime olan borcumu ödemek içindir. Bu öylesine borç ki bir ömür bitmeyecektir. Bu benim gerçeğimdir. Bu gerçek, desteklediğim ve / veya takdir ettiğim kişi ve kurumların değişik alanlarda yaptıkları çeşitli calışmalarda ortaya çıkabilecek ayrıntılarda ve görüntülerde kaybolup gitmemelidir.

    “250 Milyondan fazla Türk” nüfusun sadece 135 Milyon kadarı 7 bağımsız Türk devleti topraklarinda ikamet ederken, çoğu dış ülkelerde yaşamaktadır. Dolayısı ile bu insanlarımızın Türk Birliği oluşumuna katkıları hiç bir zaman göz ardı edilmemelidir. Bunun içindir ki, Türk Bayrağının yanında Amerika, Rus, İran, Çin, Arap, Yunan vb. bayraklarının olduğu resimleri çok yerde görmek mümkündür. Dış ülkelerde yaşayan Türkler bulundukları devletler ile Türk devletleri arasında köprü görevini üstlenmis, gönüllü elçidirler. Bu ülkelerden (örneğin) Türkiye’ye yığınla turist, teknoloji, yeni bilim ve yatırım akıyorsa bu büyük çapta Türk asıllı soydaşlarımız sayesindedir. Türk devletleri lehinde alınan kararlar, yapılan tanıtım ve lobicilik faaliyetleri de yine büyük oranda bu değerli insanlarımızın oyları, gayretleri ve ekonomik desteği ile gerçekleşmektedir.

    Türkiye’de yaşayan bazı vatandaşlarımızın dış ülkelerde hayatlarını sürdüren Türklere daha önce gördüğüm değişik iletilerde yer alan “hain, devşirme..” gibi kelimelere kadar varan çok yanlış sözlerle itham etmesi son derece zararlı davranışların en başta gelenleridir. Yukarıdaki soruda adı geçen pastanın üzerindeki bayraklar, bu şekilde düşünen bir kaç arkadaşımızı ürkütmüş, “siz kime hizmet ediyorsunuz?” gibi imalı ve sert bir çıkışa neden olmuştur. 12 dakikalık videounun verdiği mesaj ve işlediği geniş çaplı konuların sadece bir saniyelik görüntü içende kaybolmuş olması üzücüdür.

    Oysa ki resimde abartılacak bir durum yoktur. 2006 yılında Osman Öz Bengür adında Türk asıllı bir Amerikan vatandaşı, Amerikan meclisine seçilmek için adaylığını koymuş ve Türk Girişimciler Odası ona destek vermiştir. Bu amaçla Boston, ABD'de yapılan bir etkinlikte, başarılı bir işadamımız kendi fabrikasında kendi arzusu doğrultusunda resimde görülen pastayı yaptırtmış ve Öz Bengür’e hediye etmiştir. Olay bu kadar basittir. Görüntünün derin bir yarayı deşmiş olduğunu fark etmekle birlik, Türkler olarak bizlerin Türk Birliği yolunda öncelikle yapması gereken ilk şey, her buluttan nem kapmayı ve herkesten şüphelenmeyi, dananın altında buzağı aramayı, birbirimizin üstüne yapılan bu gereksiz saldırı ve suçlamaları bırakmak olmalıdır.

    Yurt dışında okuyan, çalışan ve / veya yaşayan insanlarımızın da vatan ve millet adına, Türk Birliği için çalışabileceklerine inanmalı ve çalışanları bir şekilde desteklemeliyiz. Çoğu zaman sadece takdir etmek, onlar için yeterli olmaktadır. Dışarıdan gelebilecek bir çok tehlikeyi bu insanlarımız devletten hiçbir yardım almadan kendi istek ve kaynakları ile gerçekleştirdikleri çeşitli faaliyetlerle bir şekilde önleyebilmektedir. Dolayısı ile vatan ve millet için çalışan bu insanlarımızın her biri takdire değer kahramalarımızdır. Bunun için lütfen bilgi edinmeden fikir sahibi olup, kendi insanımızı inciterek kendi kendimizi zarara sokmayalım. Ve ayrıca diger ülkelerle düşmanlığı değil, dostluğu ön plana alalım. Türk Birliği, bizi dost bilen ülkeler çoğaldıkça, daha kolay bir şekilde gerçekleşecektir. Dış ülkelerde yaşayıp bunun bilinci ile hareket eden Türklere minnettarlığımızı belirtelim ve diyelim ki, biz sizin niyetinizin iyi olduğuna, vatan ve millet için calıştığınıza inanıyor ve size güveniyoruz.



    Soru: Siz kimsiniz? Neden böyle bir işe kalkıştınız? Çıkarınız nedir?

    Son bir kaç gün içinde tutulmuş olduğum soru yağmurlarına karşı daha erken yanıt veremediğim için üzgünüm. Durumu anliyorum. Böyle bir düşünce ile ortaya çikan bir kişinin öncelikli olarak güven telkin edebilmesi gerekmektedir. Bunun için soruları değerlendirip, yanıtları üzerinde düşünmem gerektiği inancı ile, bekledim..

    Aslında bu sorular yeni değil; 1992 de Boston’da, Bosna’daki katliami durdurmak adına elimi taşın altına koyduğumda benzer sorularla karşılaştım, 1994 de ve daha sonraki yıllarda Bosna'ya her gittiğimde yine benzer sorular vardı. Bu sorular beni, Çankırı'nın Orta'sında da buldu. 1994 de çocuklara yardım amaçlı gittiğim ve sonradan Çocuklara Yardım Derneği kurduğumuz kendi yöremde "Neden (??)" sorusu hep vardı. Bu sorularin hala devam ediyor olmasi topluluğumuza yeni üye katılımlarının ve her gün daha da büyüdüğümüzün işaretidir.

    Milletimizin son 200 yıldır yabancilar tarafindan amansız bir propagandayla karşı karşıya tutulduğu ve içimize binlerce fitnenin ve şüphenin sokulduğu gerceğini aklımızda tutarsak, bu gibi soruların normal karşılanması gerekmektedir. Ve dolayısı ile güven verebilmenin önemine idrak etmiş bir kisi olarak bu ve benzeri soruları ciddiye alıp, ciddi yanıtlar vermek istiyorum.

    Aynı sorular Boston’da yok mu?? Neden TürKev gibi bir yeri açıyorsun? Bu paralar nereden geliyor? Niçin yapiyorsun bunları?? "Kimsenin kimseye zırnık vermeyi bırak, herkesin herkesi soymaya calıştığı bir devirde" -ki ben bunun böyle olduğuna inanmıyorum- sen neden veriyorsun?? "Dananin altında ki buzağı nedir?"

    Aramiza katilmak ve bizimle çalışmak isteyen arkadaşlarımız öncelikle, TürkBirDev hareketinin kurucusu olarak benim ne kadar dürüst, güvenilir, inanılır kişi olduğumu, haklı olarak bilmek istiyorlar. Benim de genelde yaptığım yanlış, bu gibi sorular karşısında susmak oluyor. Çünkü, bilirsiniz, bizim kültürümüzde, insanımız kendisi hakkında konuşmaya pek alıştırılmamıştır. Gerçi ben 18 yaşımda Türkiye dışına çıkmış ve 1977’den-1979'a kadar Irak'ta, 1979’dan-1982’ye kadar Londra'da ve 1982’den bu yana Boston'da gurbetde yaşıyor olsam da, Türkiye ve Türk kültürü benim içimden hiç çıkmamıştır.

    Bir üyemizin bugün yazdığı mektubunda yer alan önerisi, aramiza katilan yeni arkadaşlarımızın merak ettikleri konuları ileti topluluğumuzun "messages" kısmında araştırmaları çok yerinde bir öneri gibi geldi bana. O kısma "Sefer Özdemir" yazıldığında, şu ana kadar benim yazdığım ve benim hakkimda yazilan her konu ortaya çıkar.

    Bunun ötesinde, "ben olsam" ne yapardım(??) sorusu aklıma takıldı. Yani bir kişi üzerine merak sardı isem, ve/ya bu kişinin "gerçekte ne olduğunu" anlamak istiyorsam, ben olsam ne yapardım??

    Bugünun teknolojisi muhteşem!! Ben kendimi bu soruları soran yeni arkadaşlarımızın yerine koyarak internet üzerinden bir araştırma yaptım ve bakın "Sefer Özdemir" hakkında neler buldum.
    GOOGLE VE YAHOO
    (ara: Sefer ozdemir)
    http://portfoliolab.org/portal/DesktopModules/ShowArticle.aspx?pId=708&TabId=932&mId=4149&ItemId=910
    http://www.100ler.com/boston_gunleri.php?nav=60
    http://www.cansaati.org/topluluk/forum_posts.asp?TID=710&TPN=1
    http://www.sanalalan.com/yasam-ve-insanlar/yardim-dernekleri/
    http://www.sanalalan.com/detail/link-4314.html
    http://www.acikistihbarat.com/Baglantilar.asp?baglanti=435
    http://www.coyder.org.tr/newDetail.asp?newID=11
    http://www.radyomedcezir.com/fd.asp?id=641
    http://www.turknorthamerica.com/modules.php?name=News&file=article&sid=596
    http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=14927
    http://64.233.161.104/search?q=cache:zFAgSrDXBocJ:www.olivebarrel.com/tfii/tfiicredits.php+sefer+ozdemir&hl=en&gl=us&ct=clnk&cd=11
    http://64.233.161.104/search?q=cache:k8zkaLZJWp8J:world.std.com/~gmoke/AList.Dec597.html+sefer+ozdemir&hl=en&gl=us&ct=clnk&cd=20
    http://www.campaignmoney.com/contributors.asp?pg=429

    http://query.nictusa.com/cgi-bin/can_ind/2005_H2MD02152
    BOSTON GLOBE NEWSPAPER
    (ara: Sefer ozdemir)
    http://search.boston.com/local/Search.do?s.tab=&s.si(simplesearchinput).sortBy=&s.sm.query=sefer+ozdemir&x=26&y=8
    BOSTON GLOBE
    (ara: New England Bosnian Relief Committee)
    http://search.boston.com/local/Search.do?s.tab=&s.sm.query=NEW+ENGLAND+BOSNIAN+RELIEF+COMMITTEE&s.si(simplesearchinput).sortBy=&s.dateRange=&s.si(navigation).breadcrumbs=&x=40&y=7
    BOSTON HERALD NEWSPAPER
    (ara: Sefer ozdemir)
    http://pqasb.pqarchiver.com/bostonherald/results.html?st=advanced&QryTxt=sefer+ozdemir&By=
    BOSTON HERALD
    (ara: New England Bosnian Relief Committee)
    http://pqasb.pqarchiver.com/bostonherald/results.html?st=advanced&QryTxt=NEW+ENGLAND+BOSNIAN+RELIEF+COMMITTEE&By=
    NewsLibrary.com
    (ara: Sefer ozdemir or New England Bosnian Relief Committee)
    http://nl.newsbank.com/nl-search/we/Archives

    Daha çeşitli kaynak bulmak isteyenler Boston TV, TRTint ve EuroStar gibi kanalların arşivlerini de araştırabilirler.

    Bu bilgilerin beni tanimanizda ve güveninizi kazanabilmemde yardımcı olacağını umuyor,
    Gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasinda gercekleştirilebilir olan Türk Birliği yolunda

    BaşarılarıMızın devamını diliyorum.